belki somut bir cevap olmayacak ama microsoft urunu her$eyi kullanmak zorunda degilsiniz. media player denen zimbirti oyle abidik gubidik $eyler yapiyor ki bilgisayar acikken akil almiyor. her boku ogrenmeye calisiyor, nerde ne var ne yok kitapliga eklemek istiyor, cd dondugunde neden bu nane donuyor diye icine bakiyor vs. muzik dinlicekseniz winamp neden kullanmiyorsunuz. sorun media player ile cd-dvd room arasinda.

problem cd veya dvd yi okurken makinenin aşırı kasılmasından kaynaklandığına göre ya okunan cd, dvd bozuk ya da okuma yapan cd-dvd de problem var. aynı problemi geçen hafta dvd yazıcımı değiştirerek giderdim.

cd, dvd ve harddiskler uygun sırayla takılı?
master-slave olayları yani.
anakart bios'tan kontrol edilebilir.

sistem çok eski bişi değil büyük ihtimalle board da sata desteği var. problem şu gibi. #6135
aynı numaralı duyurunun son postu da çözümü olabilir.

arkadaşlar hepinize ilginiz için teşekkür ederim. sorunu çözdüm, agk haklıymış. saygılar.

20 yıl daha bekle antika olsun. antika vs. satanlara sormak lazım telefonda falan değeri var mıdır yok mudur diye. 1930'lar ise mesela yazımızın latin harfleriyle başlangıcının ilk ürünleri vs. olabilir hele bir de ilk baskıysa tadından yenmeyebilir. kurgu tabi bunlar gerçek nedir bilemem bana satmaya kalksan bunlardaki bilgiler çoktan tarih oldu güncelliği mi kaldı en iyisi sobaya at diye akıl veririm.

Papi, bence satma bana hediye et. Teşekkürler :P

sahafları gezerken 1920'lerin ilk yarısına ait (tam tarihi hatırlamıyorum) tarihli bir ingilizce - türkçe kalınca ve deri ciltli bir sözlük görmüştüm.

ilginç tarafı türkçe sözlükte "Ç" harfinin sürekli olarak "CH" olarak yazılmış olmasıydı. fiyartı 4 milyon eski liraydı. param yoktu alamadım. (olay 10 yıl önce geçmiştir)

mukayese et diye yazdım. adam kitaplardan anlayan bir tip değildi gibi sanki. daha çok eski üniversite kitapları falan satıyordu.

bende de var; hatta sonunda maket olanlar, degil mi?

sonunda ya da içinde maket yok. ve buraya yazdıktan sonra nette biraz arastirmayı akıl edebildim. gittigidiyor'da adam 10 cildini 99 ytl ye satiyor :) satmam pyro'ya hediye ederim daha iyi be. ilgilendiginiz icin tesekkürler arkadaslar.

Karakılıç okudun mu? Ben beğenmemiştim fakat okumadıysan denemeye değer. Oldukça marjinal bir evreni vardır. Gerçi Tolkien'den sonrası fasa fiso geliyo belli bir yaşa erişince ya :)

(bkz: death gate cycle)

yarim saattir konu$uyoruz bir kere terry pratchett demedik.

discworld'e dair tum kitaplarini $iddet ile tavsiye ediyorum; buyunun rengi ile ba$layin, mort ile devam edin... ithaki 7-8 tanesini cevirdi pratchett'in discworld romanlarinin.

aslında tam olarak fantastik kurgu olmasa da the bernard cornwell'in "the warlord chronicles"ını bir oku derim. fr ,dragonlance vs. hakkında yazdıklarının hepsine katılıyorum, ve bu seri benim lotr'dan sonra okudugum en iyi uclemeydi. o kadar da buyuk konusuyorum...

turkceye de cevrildi phoenix yayinlari tarafindan, ilk kitap "kis krali", sonrasini zaten bulursun...

bir, zaman çarkı'na başla nasılsa ikinci kere de okuyacaksın. 11 cilt kitap artı bir de yan kitabı bulunmakta, yan kitap da yakında geliyor. 2009 başında 12. cilt çıkacak ve tahminen inşaat malzemesi sınıfına girecek boyutlarda olacak. ayrıca zaman çarkı bekletilmeyecek kadar süper bir seri.

iki, jack o lanternin de dediği gibi diskdünya gayet şık ve şiddetle tavsiye edilesi.

üç, alpinsamuray'ın da önerdiği savaş lordu yıllıkları da süper bir üçleme ve phoenix tarafından türkçe'ye çevrildi.

dört, fantastik edebiyatta okunmamış kitap kalmadıysa yakın türlere ve yazarlara yönelmeni tavsiye ederim. misal -tahmin ediyorum okumuşsundur- ilyada ve odysseia mutlaka ama mutlaka okunmalıdır. hatta onun da devamı sayılabilecek vergilius'un aeneas da var. kütüphanede duruyor ama henüz okuyamadım gerçi :) sonracığıma fantastik edebiyat okurlarının pek bayıldığı üstün kişilik übermensch poe abimiz de var. orjinalinin zevkini vermese de ithaki güzel çevirmiş. son bir örnek daha vereyim, dante ve ilahi komedya'sı. gerçi okuması süper akıcı diyemeyeceğim ama takdirane bir eser.

beş, harry potter oku nıhaha :)

Vakti zamanında kapak resmini ve adını görünce, "Öff, fantastik kitaplar kervanından bir başka sevgili kitap..." diye küçümsediğim, daha sonra çok ilginç bir şekilde tanışıp kaynaşma fırsatı bulduğum Amber Yıllıkları'nı tavsiye ederim.Okuduktan sonra elf,insan,cüce ve türevlerinin anlatıldığı diğer fantastik kitap ailesi çok boş gözüktü birden gözüme.Roger Zelazny, bana yazdığı serinin bir ağırlığı olduğunu fazlasıyla hissettirdi.
Zevkler görecelidir elbette, ama en azından denemekten bir zarar geleceğini sanmıyorum.

1. kara kılıç konusunda çekincelerim var, bir kitabı göreyim karar veririm, :)
2. ölüm kapısı serisine hızlı bir ön bakış yaptım hiç gözüm tutmadı, hakkındaki eleştirilerde çok olumlu değil ama...
3. terry pratchett'i de denedim ama benim espri anlayışıma uygun kitaplar değildi. mort dedi mort(!)
4.the warlord chronicles; bir bakalım.
5.gedik savaşı serisini öyle bir gazladılar ki o gazla dört cildi birden aldım, sonuç hayal kırıklığıydı.
6. yakın yazarlarda tükeniyor, poe'yu ağzımdan aldın :) , yakında bakacağım. ilyada odissea bunlar, gılgameş.. bunlar biteli yıllar oldu :)
hayri pıtırın fırtınası dinsin, yorum yapacak zevzevkler kalksın piyasadan o zaman okurum :)
7. amber yıllıkları, bir başka çekinceli roman :)
deneyelim o zaman.

not: bi b.ku beğenmiyorum gibi gelebilir ama kitaplığım fantastik roman çöplüğüne döndüğü için bu şüphecilikte haksız sayılmam derim.

şu dakika itibariyle ideefixe.com'dan gelen e maile göre fantastik kurgu indirime girmiş falan filan bir bak derim.

ben de disk dünyası derim. bir de tabii le guin in fantastik mi bk mi belli olmayan romanlari ve hikaye derlemeleri var degisik bir sey istersen.

ekşi'de bahsedilen ve bu konuda yazan türk bir yazarı çok övüyorlardı. (ilgilendiğim bir konu değil ama) kimdi acaba?

hoca bence zaman carkina basla son kitabin cikmasina ancak yetisirsin. eger ingilizce ile problemin yoksa ingilizcelerini tavsiye ederim.
yok turkce'sini okuyacagim diyorsan, cevirileri fena degil alismak biraz zaman aliyor (en azindan ingilizcesini okuyanlar icin) ama gene de okunabilirler, ustelik zaman carki serisi, sozlukte de soylemistim zaman carki tolkien'in eserlerini bile ilkokul kitaplarina ceviriyor. (ki cok severim tolkien'i orasi ayri) bence zaman carki serisi fantastik kurgu'da yazilmis en genis/detayli/guclulerden birisi.

turk yazar yigit deger bengi var bir de, cift basli kartal diye bir kitabi var, guzel kitap, elf melf yok, anadolu efsaneleri temelli fantastik bit kitap.

arkadaşım, umarım hala buralardasındır. yazdıklarından, son derece güç beğenen biri olduğun sonucuna vardım, her ne kadar ölüm kapısı ve gedik savaşını nasıl beğenmediğini anlamasam da...
amber yıllıklarını okudun mu? çekinceli demişsin ama gereçekten güzel bir eserdir eğer okumadıysan. Michael Ende'nin "Bitmeyecek Öykü" kitabını okudun mu? fantastik edebiyatın başka bir türüne ait önerilerde de bulunabilirim, belki bunlar ilgini çeker. Zoran Zivkovic'in "Başka Zaman Kütüphaneleri" ve "Armağan Zamanlar", Jan Potocki'nin "Zaragoza'da Bulunmuş El Yazması", Italo Calvino'nun "Sıfır Zaman" ve "Kozmokomik Öyküler". Jorge Louis Borges de iyi bir yazardır.
Ayrıca İngilizce'n iyi ise sana Terry Goodkind'ın "Sword of Truth" serisini, George R.R. Martin'in 4 kitaplık "A Song of Ice and Fire" serisini önerebilirim.

sakal daha uzar tabiki :)

günlük olarak sakal traşı yapanlar var (hoş onlar günlük traş ettikleri için çabuk uzuyor o da ayrı bir konu)

benim bildiğim, biri kafasını kazıtıp sinek kaydı traş yaparsa, önce sakalları uzar (tabi köse değilse)

kişiden kişiye değişir olma ihtimali yüksek.
örneğin aynı kişinin sakalında bazı yerler hızlı bazı yerler yavaş bile uzayabilir.
(ekşi'nin yalancısıyım)
sakal ilk günlerde çok daha hızlı uzuyor ama sonra hız azalıyor gibi geliyor.
saç daha yavaş uzarken uzun dönemde saçı geçiyor (bende)

kişiden kişiye uzama hızı değişir herhalde de mantık olarak sakalı yavaş uzayan saçı hızlı uzayan hilkat galibesi gibi elemanlar da olabilir. bakınız heroes a türlü türlü genetik anormallik var neden olmasın yani.

keşke saçım da sakalım gibi hızlı uzasa.

sabahlayarak ders çalıştığım zamanlarda sakalımın daha hızlı uzadığını kesin olarak gözlemlemiştim. metabolizmanın hızıyla ilgili sanırım bir şekilde...
uyurken yavaş uzuyor.

sakali kazidigin icin daha cok cikar.

hakkaten de gece uyumayınca sakalların daha hızlı çıktığına ben de inanıyorum. neden acaba.. bilimsel açıklaması olan?

sakal saçtan daha çabuk uzar. uykuda ikiside uyanık halimizdekinden daha çabuk uzar.

ilk lokmayı çok canım çekerek yerken olur bende bu. ama ilk lokmada olur, sonra geçer. ve kesinlikle lokmayı ağzıma götürürken onu yemeyi çok istemeliyim bunun olması için. yardımcı olur diye yazdım.

ya yok bu bende peyniri yedikçe oluyo. peynir bitince had safhada oluyo. sonra yavaş yavaş geçiyo.

bu yanma bazen bana da oluyor da sadece peynirde değil.
mesela en son yediğim salatada olmuştu
böyle ekşi yenilen içilen şeyler yanakta durduğunda oluyor.
tıp buna bir açıklama getirirse seviniriz tabi

sigara içmiyorsun?
muhtemelen koku alıcılarında duyum eşikleri daha geniş bir alanı kaplıyor.
tad almanın önemli bir bölümünü farketmesekte koku oluşturur. bu yüzden hastalık ya da başka bir sebeple burnumuz tıkalı olduğunda tad almak zorlaşır.

örnek: "ay ay, öyle hastayım ki yemeğin tadı tuzu yok!" :P

sigarayı bir aydır içmiyorum. ondan öncesinde de oluyordu halen de oluyor

yapistirip kakalayacagin herkes degistirir. sadece bunu kabul ettirmen gerekir.

resmi olarak bu isi sadece TCMB yapar, none else.
(eger bulundugun ilde TCMB yoksa, Ziraat bankalari TCMB yerine gorev yapar)

valla teorik olarak bankamatikler hariç her yerde değiştirilebilir. özellikle bir parçası kopuk falan değilse bantla minibüse ver bak anında nasıl değişiyor. tabi 1 ytl indi bindiyi göze almak lazım.

ziraat bankası biraz hır-gür le beraber değiştiriyor.

iyi bir koltuk diyecektim ki sen yazmışsın zaten.
sonra kendi koltuğuma baktım ve bu fikrinde aslında hiç işe yaramadığını farkettim. aynı sorun sebebiyle gidip şu cici ofis koltuklarından almıştım. gene eğreti oturuyorum üstünde.

oturmadığın zamanlarda kültür fizik hareketleri yap.. bayağı faydasını görürsün.
onun haricinde bel hizasını desteksiz bırakma, monitöre öne eğilerek bakıyorsan bu alışkanlığından vazgeçmeye çalış..

aynı dert bende de var. öyle olunca 2 gün uzak duruyorum bilgisayardan.

sandalyem dahil aynı pozisyondayız nihil. ben de çözüm bulamıyorum. kimi zaman yatar gibi duruyorum falan sandalyede.

duzenli spor yapmaya calis, surekli ekran karsisinda kalma 20-25 dakikada bir ayaga kalk, cay almaya git birseyler yap.

bir de su var ise yarar; sert bir zeminde sirt uztu uzaniyosun, normalde belinle zemin arasinda bir bosluk kalir, bu boslugu sifirlayacak sekilde durmaya calisiyosun yani butun sirtin zemine temas edecek. bunu her gun yap ara ara, sirt kaslarini guclendirir, cildi guzellestirir, cinsel performansi arttirir...

sonuç : sevgilim bilgisayar koltugu aldı, dönenlerinden. mutluyum.

bunu kamera kayıt sistemleri falan/filan diye ara istersen. reklama girmesin diye yazmıyorum, bildik bir pc forumunda bu soru sorulmuştu. mümkünmüş sanırım bir programla ama pek profesyonel sonuçlar alınmıyormuş diye hatırlıyorum.

jölemsi boyle her $ekle gelen ama bi miktar katılıgı olan bisey. camur da olur bak, sulandırınca o da sekil alır.

jölemsi olmamalı. gayet katı birşey olmalı ama bazen şeffaflaşıp görünmez olabilir. (belki)

kerpetenle sıkıştırılan bi kalp figürü olabilir misal.

kafesin içine konmuş ancak oraya sığmayan - parmaklıkların arasından taşan bir kalp figürü de olabilir..

omzun sağ tarafındaki iyilik meleği olabilir.

kalbin yanında nöbet tutan bir polis,
titreyen bir kalp,
kalp ve gözyaşı,
bitti.

beyaz kalp icine kirmizi arti

kalp ustunde capraz kesisen iki kilic, ya da tam ortada sapi yukari bakacak sekilde duran tek kilic daha iyi sanirim

bence bir kalp, yarısı siyah yarısı beyaz. veya yarısında melek gibi bir yüz figürü, yarısında şeytan gibi bir surat figürü. ya da ironi yapmak için iki taraf birbirine geçmiş karışmış olsun.

suya damlatılmıs murekkep de olaiblir.

ya da rafadan yumurta.

hatırlatma: kendine ya da duygusal bağlılığın olan birine teşhis koyma konusunda doktorlar bile dikkatli davranmak durumunda.
genç doktor adayları da her öğrendikleri yeni şeyden sonra bu sorunları kendilerinde görmeye başlarlar.

yok, bıraktım. ayrıca bugün psikiyatristle konuştum, o da "depersonalizasyonun tanımına bire bir uyuyor" dedi. şimdi mr filan çekileceğim, sonra tedaviye başlayacağım ama pek umudum yok.

canını sıkma ama tedavisi yok şimdilik. (şaka)

www.psychnet-uk.com
tedavi kısmına bak bir.
ben -bu sefer de- telkinlerinle doktora tesir etmiş olabilir misin diye düşünmüyor değilim.

diğer okuyuculara not: korkmayın :) rahatsızlık gerçeklik algısını ortadan kaldırmadığı için topluma/kişilere zararlı bir durum söz konusu değil. :)

böyle bir endişe taşıyorsanız ilkin eserinizi üzerinize kaydettirir öyle yayıncılara dosya bırakırsınız. bunun dışında prosedürü biraz anlatayım:

eğer öykücü iseniz öykü dergileri başta olmak üzere edebiyat dergilerinde eser yayınlamaya bakın. ciddi bir dergide ilk eserinizin yayınlanması bile seneyi bulabilir, yılmayacağınızdan emin olun. roman yazıyorsanız yarışmalara da katılabilirsiniz. öykücüyseniz de katılırsınız gerçi ama hiçbir dergide öyküsü yayınlanmamış birine ciddi öykü ödülleri pek verilmez. yayın dünyası da, diğer iş kolları gibi referansların çok önemli olduğu bir alan. eserlerinizi dosyalaştırıp yayınevine sunduğunuzda editör en azından isminize aşina olsun. aynı anda birkaç yayınevine birden dosya bırakmayın. randevu alarak gidin, tanışma faslından sonra münasip bir dille (çok kaprisli bir dünyaya giriyorsunuz, buraya dikkat.) eserinizi takdim edip, yine lisan-ı münasibi koruyarak hangi vakitte bir cevap alabileceğinizi öğrenin. o vakitten bir hafta sonra cevap gelmemişse telefonla ne durumda başvuru, öğrenmeye çalışın. muhtemelen reddedilmişsinizdir, sağlık olsun. terbiyenizi muhafaza ederek teklifinizi çektiğinizi, başka yayınevleriyle görüşeceğinizi bildirin. a

e-posta yoluna hiç gitmeyin. direkt elenirsiniz.

çok sıkıntılı bir süreçtir. bir sürü yere gönderir red cevabı alırsınız (hatta almazsınız) kimsenin kitabın üzerine yatmaya kalkacağını sanmıyorum ama jose'nin dediği gibi önleminizide alın.

daha kestirme bir yöntem olarak kitabı kendiniz finanse edebilirsiniz. yayınevinin mantığıda asıl olarak budur. ardından reklam falan olayı gelir ama TR'de bu konuya pek eğilinmiyor nasılsa.

ben de merak ediyordum şöyle bir yol da var bazı yayın evleri para karşılığı eserlerinizi basıyor. 1000 baskı 2000 ytl gibi bir şeydi. eğer yayınlanamayacak kadar kötü değilse direk basıyorlar yani, haber falan da olmuştu hatta bu yayınevi sahibi. öte yandan sözlükte neruda'nin da bir yayın evi var. o da yardımcı olabilir konuşursan.

Belki sabah kalktıktan sonra telekom bir süpriz yapar ama sanmıyorum.Müşteri hizmetlerini aradığımda telefondakilerin haberi bile yoktu.Öbür aya sarkacak sanırım.

Adana'dan arkadaş attı az önce, aynı hız olduğunu söyledi. Normalde çalışanları işbaşı yaptığından sonra bir artış olmasını beklerdim ama pazar günü kim çalışıyor ki?

bizzat attım reseti, tık yok

asagıdaki link derken ?

şu linkti. yazıyorum ama E.duyuruda görünmüyor nedense. (aslında yazılı orada)
forum.donanimhaber.com
zaten sonuç hüsran oldu. yok artış falan.

-----------------

İndirim konusunda forumların gösterdiği kaynak ise şuydu.
www.btdunyasi.net
-------------
bt duyurduğu haberin gerçekleşmemesi üzerine şu açıklamayı yapmış:

Selamlar

Son haberimizde kullandigimiz kelimelere dikkatinizi cekereim

1 Temmuzda yeni tarifeler yurulige girecek veya aciklama yapilacak demedik

Suan tarifeler Telekom Kurumunda onayda

Onay ciktigi zaman 1 Temmuzdan itibaren yuruluge girecek

TKnin agir calismasinin suclusu biz degiliz

TTnin en ust duzey yetkilisinden bana yapilan aciklamayi haber yaptim ben

Daha onceki haberde de TT Gn MD Yrd aciklama yapmisti

Sadece 256 ile ilgili kisimda hatali bilgi vermis arkadas

Bu da benim sucum degil

Haftaici onay cikar aciklama yapilir

Yalan yada Yanlis haber suclamasindan once biraz sabir

kaynak: forum.donanimhaber.com
(donanimhaber kullanıcısı @chriyn 'a kemalettin bulamaci'dan gelen mail imiş.)

kaynak: Chip Online.
www.chip.com.tr (aktaran: forum.donanimhaber.com)

" TTNET'in önümüzdeki günlerde ADSL hizmetinde indirime gideceği bilgisi kulislerde kulaktan kulağa dolaşıyor. Henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak şu an 256Kbit sınırsız erişime sahip olanların hızının, fiyatı değişmeden 1Mbit sınırsıza yükseltileceği de kulağımıza fısıldanan haberler arasında. "

ayakkabı değil de diğer malzeme için istanbul yolu üzerinde şaşmaz kavşağının oradaki bp'nin içinde teknosanın yanında büyük bir adidas outleti var. fiyatlar çok uygun.
ayakkabı da var ama model numara sıkıntısı söz konusu.

ulustaki suluhanın yanındaki merdivenlerden aşağı yardır.orda tarihi bir pazar var taa itfaiyeye kadar iner.işte ordaki işporta tezgahlarında en kralını 5liraya alırsın

bende markalı spor ayakkabıları daha ucuza bulmanın bir yolu var mı ankara'da diye ekleyeyim.

İstanbul yolunda reebok'ın adidas'ın kendi mağaza outletleri var. Ayrıca Optimum, Millennium vs bi kaç outlet alışveriş merkezi var genelde bir önceki sezondan elde klan şeyleri ölü fiyatına satıyorlar...

etlik'te kaptan spor var. harbi ucuzdur.

hellsing ve trigun iyidir.

death note sğperdir.

texhnoloyze.serial experiments of lain yaratıcılarından orta uzunlukta bir seri.diyalogu az olan bir animedir.

51 bölümlük enteresan ve hızlı ilerleyen konusuyla kiba yı tavsiye ederim, ayrıca 26 bölümlük Samurai Champloo ve 23 bölümlü Basilisk de ilginç ve güzel animeler.

26 bölümle cowboy bebop var 25 bölüm berserk var bolcana kanlı vahşetli öneririm

lain guzeldi
bide vampire hunter x vardi galiba

(git: 7054)

elfen lied var kısacık

aslinda 153 bolum dragon ball var. cildirirsin, superdir.

elfen'i geç. huzurlu bir tatil yap sonra bakarsın ona.
gülmek istersen biraz excel saga'ya bak.

muhtardan alıyorsun.muhtarlıklara gelmiştir..bende dün aldım.

Onsuz oy kullanabilmeniz lazım? O bir envi bilgi kağıdı seçmenlere nerede oy kullanacaklarını gösteriyor. Nüfus kağıdınız ve listedeki adınız yeterli olmalı oy kullanırken.

onsuz da oy kullanabiliyorsun.belge sadece bilgilendirme amaçlı.oy kullanacağın yeri biliyorsan gidiyorsun paşa paşa oyunu kullanıp geliyorsun.paniğe gerek yok:)

www.ysk.gov.tr adresinden tc kimlik numaranı gir ve nerde kullanacağını öğren. bu yeterli. kıçını kaldırmana bile gerek yok. sen öğrenmişsin ama ne yapacağını bilmeyenler için söyledim.

bazı yerlerde evlere dağıtılıyor onlar. gitmene falan gerek kalmıyor.

atv, show tv, kanal d haberleri ancak ülkenin büyükçe bir kısmına gelişmeler nasıl aktarılıyor diye izlenebilecek kanalalları şahsî nazarımda. bir dönemki tgrt (şimdi hangisi eski tgrt bilmiyorum.) geniş muhabir ağı (iha) sebebiyle deprem, seçim vb. hızlı akışın olması gereken zamanlarda iyiydi ama şimdi nasıl bilmiyorum. kanal 7 de yine bir zamanlar entelektüel bir haber bülteni hazırlamayı dert edinmişti, ama artık yok öyle bir şey.

ntv tercih edenzi.
digerleri, gundelikci babinda arada bakilabiliye.

ben bi kac birand efendiye denk geldim de, kıraathanede daha duzgun yorum yapıyorlar. her habere yorum yapmaya calısıyor fln lfn hic geregi yok.

cnnturk ve ntv cok daha iyi haberler yapıyor. hem icerik hem de uslup olarak. ntv ne etliye ne sutluye karısmıyor salt haber vermeye calısıyor bu da sure olarak epey kısaltıyor tabi.

ntvde akşam tvye bakacağım saatlerde banu güven çıkıyor hem günün özeti hemde güzel (estetik ve olaylara yaklaşımı olarak) bir insan görüyorum. diğerleri gereksiz geliyor.
eğer ntv bir tarafa kayarsa yayın anlayışı olarak tabii oraya da alternatif bulunur ama şu anda hayli tarafsız.

show tv'nin iyi haber programi yaptigini hic gormedim. kanal d de birand'dan kaybediyo. atv'ninkileri pek izlemedim ama ntv sanirim bu konuda digerlerinden cok onde. cnnturk bile haber kanali olmasina ragmen cogu zaman taraf oluyo. o yuzden ntv izlemek olaylarin aslinda nasil olduklarini gormek acisindan iyi oluyo.

reha muhtar'dan beri show tv haberi hiç seyretmedim.
biliyorum kimse fikrimi sormuyor ama seyredenede farklı bir gözle bakarım. bunu alanlar posta gazetesini de alıyormu acaba diye de sorabilirim.

"ntv tercih edenzi.
digerleri, gundelikci babinda arada bakilabiliye." 'de başka bir olayı açıklar [[gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var]]

not: [[forum yapmışsınız uçuruyoz biz sizi]] denirse faturayı yukardaki arkadaşlar ödiyecekti :P

cnbc-e!

BBC dizilerinin kesin ingilizce altyazısı vardır. iyi aramak gerekebilir ama vardır kesin.

dizilere örnek verirsen yardıcı olmaya çalışırız

belli bir dizi yok. altyazısını bulabildiğimi seyrederim artık.
şu az görüntü, çok konuşma barındıran herhangi bir dizi.
dinleme pratiği olsun diye.

bende de oluyor bu.. spyware yok hem de.

o bazi programlar ekran kartinizi yoran programlar olabilir mi ? bu sicaklarda yorulan ekran kartlari kendilerini yoran programlari sonlandirma yetkisini haiz gorurler de kendilerinde ondan $eyettim.

notorious'un dediği gibi bir havalandırma problemi olabilir. ama bu durum genelde pc'yi çok kasan oyun falan gibi şeylerde öne çıkar. kasa kapağını açık tutmayı deneyebilirsin. değişiklik olursa havalandırma problemidir.

evet, genellikle hayan grafik karti isteyen oyunlari kastirirken oluyor..

tahminler isabetli. ben de dikkat etmiştim, meselâ gpu, il2 sturmovik oynarken sisli bir map'te (hayvan kasıyor gpu'yu) 60fps verebilmeye çalışıyordu en son. derken birden bire çıktı oyundan.

o zaman soyle yapin, ekran kartinizin fani var midir bilmiyorum ama once bi cikartip guzelce ustunu basini temizleyin toz toprak kirec falan olmasin kartin ustunde, sonra kasada takili olan fanin\fanlarin ufleme yonlerine bakin eger iceriden disariya dogru hava akimi varsa fanlari yerlerinden sokup ters takin disaridan iceriye uflesinler. olmadi bi fan daha alin, yok param diyorsaniz kapak acik yontemi ve kasayi vantilatore balkon kapisina olmadi merdiven bosluklari cok soguk oluyor oralara dogru koymak i$inize yarayabilir.

icine kil tuy yun comak deveku$u kacmi$ olabulur. ters cevirip silkeleyin, olmadi sac kurutma makinesi ile tuslarin arasina hava tutun, olmadi klavyeyi sokup ilik suda 1 gece bekletin.

(son oneri $aka)

başka birşey olabilir. bazen dos'a girince farklı tuşlar farklı tuşlara karşılık gelmeye başlıyor. bazı tuşlar çift karakter basmaya başlayabiliyor. eğer durum bu gibi birşeyse (ki sanmıyorum) ... hmm bilmiyorum sonrasını :)

şimdi çok basit gelecek ama num lock'u açık unuttuğunuzdan olabilir mi?

garanti kapsamında yetkili servise götürmelisin. içini aç şöyle böyle yap diyenlere sakın ha kulak asmamalısın. neden? açarsın içini ufak bir parça kırarsın daha büyük sorunlara yelken açarsın sonra ne olur? ske ske yetkili servise götürmek zorunda kalırsın. adam açar bakar der ki burası kırılmış kardeş? vidalarda yontma var siz bu aleti açmışsınız garanti kapsamı dışı bu. ama 300 milyona yaparız.

kısacası bedava yaptırabiliyorken git yaptır kendi başına sorun çıkarma. sony vaio bir de aletin, normal notebooklardan çok daha pahalı tamiriydi ıvırızıvırı haberin olsun.

yanitlayan herkes sagolsun..

kullanimdan kaynaklanan ariza izlenimi verebilecek bir$ey yapmayin da ne yaparsaniz yapin. benim tavsiyem makinenin $oyle bi tozunu alip servise teslim etmeniz. klavye uzerinde ya da yakinlarinda gordukleri en ufak tahribatta (klavye ve anakartin kom$u olmasindan mutevellit) "sivi dokulmu$" "nem kapmi$" "toz yapmi$" benzeri bahanelerle anakart degi$tirip $300 anakart + $100 klavye + kdv fatura cekiyorlar. servis de servis. servisten $a$mayin.

tanidik e$/dost vs de olsa ba$ka markanin servisine de sakin goturmeyin, bu "vidalarda yontma var" hadisesi gercekten ya$anabiliyor. bir arkada$ oyle fandan garip sesler geliyor diye toshiba servisine temizletti mi ne yaptiysa artik. acilmi$ bu komputer dediler, garanti iptal. aman diyeyim.

kredinin geri ödeme planına sadık kaldığın sürece kimse bir şey diyemez.

ödeme yapmazsan kefilinden alırlar parayı. sana işten ayrılmışsın neden ver paramızı diyen çıkmaz

maaşının yattığı bankadan aldıysan zaten kefilde istememişlerdir senden.
ödeme planına uyduğun sürece sorun çıkacağını hiç sanmıyorum.

bir arkadaş üniversite kredi kartını yıllardır kullanıyor. okul biteli yıllar oldu. faiz avantajı mı ne varmış. onda da sorun olmamıştı.

ben eski işyerimden ayarlanmış maaş hesabını hala kullanıyorum mesela o zamanki maaşım kadar kredi imkanı sağlamışlar. sürekli arayıp soruyorlar falan banka için sadece şirket değil sen de önemlisin düzgün bir müşteri olduğun sürece tabi.

maaş alınan bankadan ne kadar güzellik yapıyorlar?

ben 1.69 dan aldım. iyi mi yapmışım?

------
hayır halt etmişim. mosmor'un aşağıda linklediği finzoom sitesi ile aslında aynı bankanın sms ile başvuranlara kampanya düzenlediğini 1.69 yerine 0.99'la kredi verdiğini, bankamın süper personelinin beni uyarmadığını öğrenmiş buluyorum.

yalnız krediyi onaylama kriterlerinden biri de kaç senedir o şirkette çalıştığın. bankadan bankaya değişebilir lakin max 2 sene gibi bir kriter var. ayrıca maaşının aldığın kredinin aylık taksidi*3'e eşit ya da fazla olması gerekiyor.

www.finzoom.com.tr sitesinden bankaların kredilerini karşılaştırabilirsin. ayrıca düşük faize direkt balıklama dalmayın. bankalar faiz dışında senelik sigorta masrafı (yıllık ~100YTL) ve dosya masrafı adı altında ücretler de alıyorlar ve bu meblağlar bankadan bankaya değişiyor. yani faizi düşük kredinin dosya masrafı yüksek oluyor bir şekilde aynı hesaba geliyor falan filan. Almadan önce üstteki siteden veya başka bir siteden mutlaka sonuçta ödeyeceğiniz aylık taksit ve masraf tutarlarına göre karşılaştırın.

@mosmor. finzoom adresini öğrendiğimiz iyi oldu. teşekkürler.
böylelikle citibank'ın kendi müşterilerine %2.50, yoldan geçen yeni olası müşterilere %1.99'dan kredi verdiğini öğrendik.

bu nasıl bir kafadır anlamadım ya neyse.

İş bankası bana 1.6'dan yaptı.

genellikle lisans düzeyinde okunması gereken senelerin iki katıdır. çoğu lisans programının da 4 sene olduğunu düşünürsek, 8 yıldır yani.

ama hazırlık okunmuşsa bu senelere dahil edilmez. sadece fakülte yılları hesaba katılır. kısaca; arkadaşınızın 2 senesi kalmış bence.
okulu ne kadar dondurmuş bilemem tabii. dondurulan vakitler de hesaba katılmaz.

Hazırlık ve Donsurulmuş seneler hariç olarak:
7 Sene + 2 Sene (Tecilsiz)
9 Sene sonunda 5'den fazla ders kalmışsa atılır.
5 ve daha az ders varsa 1 sene daha hak verilir.
10 sene sonunda 3'den fazla ders varsa atılır, 3 ve daha az ders varsa sınırsız sınav hakkı verilir. Tabii bunları dekanlık veya rektörlük toplanıp veriyor. Belki de vermeyebilirler...

istedigin kadar uzar, cogu zaman af cikiyor bildigim kadariyla. ya da hic ugrasmasin dondursun

1994 girisli olup galatasaray universitesi endustri muhendisliginden 2005 mezunu olan bir arkadasim mevcut. hic bolum degistirmedi, 1 yil hazirlik okudu. sonra sirasiyla 1-1-1-1-1-2-2-2-3-4 seklinde okudu.

hazırlığı bitirip normal bölümüne başlangıcından hesaplaman lazım. yıldızda maksimum öğrencilik süresi 7 sene. bunun dışında belli ders sayısının altına inildiği vakit öğrenimin devam etmesi bildiğim kadarıyla üniversite senatosu tarafından çıkarılan kararlara bağlı. misal bizim zamanımızda 5 ve 5'in altına indirdiğinde belli sayılarda sınav hakkı elde ediyordun. 1'e indirdiğinde ise sınırsız sınav hakkı elde ediyordun. mesela en son çıkan aftan sonra ben 7 olan ders sayımı 2'ye indirdim. daha sonra senato aftan gelip ders sayısını 3 ve altına indirenlere sorumlu oldukları derslerden sınırsız sınav hakkı tanıdı. her sene değişik kararlar alabiliyor yani bu senato. en kötü durumda 7 seneyi doldurduğu anda kaydı silinir, af bekler, af çıktığında devam eder falan... üniversitenin yaşı yok..

okullara göre değişiklik arzediyor anlaşılan. bize 7'yi geçerseniz şutlarız demişlerdi.

her ne kadar hukukçu olmasamda aynı durumda birisi olarak yapmış olduğum araştırmalar sonucu şunu öğrendim.
öncelikle senet imzalanırken üzerinde "teminat senedidir" ibaresinin bulunması gerekiyor. yoksa firmanın kötü niyetli olması durumunda derdinizi kimseye anlatamazsınız.
sorunun cevabı ise şu şekilde. işveren ve çalışan arasında yapılacak sözleşme maddeleri kanunla belirlenmiştir. ancak bulunduğunuz konuma göre (kötü niyet ile firmayı ciddi zarara uğratabilme imkanınız bulunuyor ise) her ne kadar iş hukukunda açık bir madde olarak senet yazılmamış olsa da, iş hukuku işçi-işveren arasında özel maddelerle sözleşme yapılmasını kabul ettiğinden dolayı senet geçerli olur. bundan dolayı işveren senet isteyebilir.
böyle bir senedin neye karşı alındığı açıkça yapılacak sözleşmede yazılması; senedin üzerinde de şu tarihli şu sözleşmenin şu maddesine istinaden verilmiştir yazması gerekmektedir.
imzalanan senet sözleşmedeki o maddede belirtilen hususlar durumunda kullanılabilir. ancak eğer bizden ayrılırda aynı sektörde başka bir firmaya 1 sene içinde geçersen şu kadar cezan vardır gibi bir maddeye bağlıyorlarsa senedi genellikle firma sahiplerinin göz korkutma taktiğinden başka bir şeye yaramamaktadir (tabi senedin üzerinde sözleşmeye istinaden verildiği yazıyorsa)
zira iş hukukuna göre bu aralar firmalar arasında çok popüler olan "bizden ayrılırda aynı sektörde başka yere gidersen şu kadar ceza" olayı iş hukukuna uymamakta (istediğiniz işte çalışma hakkınız insan hakkıdır) ve firma dava açarsada kaybetmektedir.
Bundan dolayı senet vermekte bir sakınca yoktur ancak sözleşmenin hangi maddesine bağlanıyorsa o madde ciddi olarak incelenmelidir.

teminat senedi olayını bende duymuştum. fi tarihinde bana da imzalatmışlardı da ailem sen ne çeşit bir manyaksın ki imzaladın onu demişti. ayrılırken sorunsuz bir biçimde senet iptal edilmişti.

teminat senedi olduğu sözleşmede ve senette de belirtiliyorsa rahatlıkla imzalanabilir. işten güçten olmaya gerek yok. sadece mahkeme kararıyla yürürlüğe konabilir ve mahkemede de muhtemelen işyeri kaybedecektir haklı nedenlerle ayrılıyorsa işçi.

bu aynı sektörde çalışma hikayesi de sanırım sözleşmede eşitlik olmadığı için geçerli değil. yani sen istifa edersen bir süre aynı şehirde aynı işi yapan yerde çalışamayacaksın ve maaşının 10 katı tazminat ödeyeceksin diye bir ibare varsa aynı şekilde biz seni işten çıkarırsan maaşının 10 katı kadar tazminat veririz de olması lazım. tek taraflı sözleşmeye giriyor olması lazım böyle bir madde geçersizdir. benim firmamda da var böyle bir hikaye mesela ama bu yıl bir sürü kişi ayrıldı ve bu madde işleme konmadı. fakat herkes ihbar süresine uydu hatta 4 hafta geçmesi gereken ihbar süreleri 2 hafta olarak uygulandı vs. şirkete bir zarar vermediğin sürece bunlar karşılıklı iyi niyet çerçevesinde halledilebilir şeyler diye düşünüyorum. tabi bir de kötü niyetli işverenler var ki allah düşürmesin.

"spotcu" diye bir kavram var memlekette defolu çizik ürünler satan, sanırım rami-tpğçular tarafında çok var bunlardan, peşin para ile çok ucuza klimalar bulabilirsin.

Linke tıkladım ama boş çıktı göremedim. Neyse 25 m2 bir salona benim fikrim 12000 btu dan az bir klima takmayın. 16000 çok süper olur tabi de 9000 herhalde kıvranır soğutacağım diye biraz daha verip mantıklı bir alet almak daha iyi olur. Ben 16 m2 yatak odasında 12000 lik kullandım çok memnundum mesela.
hepsiburada.com'da demirdöküm'ün en alt seviye cihazları geçen sene çok ucuzdu deneyin. Servis açısından iyi bir firmanın garantisi olmasına dikkat edin. Arçelik-beko-demirdöküm vs. gibi. Yoksa ortada kalırsınız bir sorun çıktığında.

yuzyilin sicaklari gazi ile ben de bir klima aldim. ama alirken ne kadar enerji harcadigina da dikkat etmeni onerecegim. ben arcelikten aldim, a sinifi ve bana soyledikleri surekli kullansam bile elektrik faturasinda aylik 20-30 ytllik bir fark yaratacagi. yani klima alip sonra ne kadar elektrik harcadigini dusunmek istemiyorsan bu secenegi degerlendir. bir de bana sorarsan kesif yaptir, arcelik ucretsiz kesif yapiyor. odanin alani kadar hangi katta oldugu, hangi yone baktigi, ne kadar gunes isigi aldigi gibi faktorler de var.

eger usenmezsen su linkteki hesaplara bir goz atmani oneririm. Kesif yapan sahin gozlu arkadasin hesabina bir alternatif olusturabilir. Daha detayli hesaplamalari da biraz aratirsan bulabilirsin.
www.warmair.com

A sınıfı elektirik tüketimi yapan bir makina almaya gayret et. yoksa süs olarak kullanmak zorunda kalabilirsin.

var. al bakalım.
files.hamachi.cc

migros kart indirim sağlıyor.

kullanıcının satın alma eğilimini anlamak için. bu kartlarla çok ufak tefek inidirim yapıp aynı zamanda müşterinin gözünü boyuyorlar.

olay turnoverı minimuma indirip, müşteri bağlılığı yaratmaktan ibaret..

ayrıca o kartlar vasıtasıyla hangi demografik özelliklere sahip müşterilerin hangi ürünleri tercih ettiği, ne sıklıkla alışveriş yaptığı, bir alışverite ne kadar harcadığı gibi bilgileri elde edip ona yönelik hareket ediyorlar.

pazarlama eğlenceli iş ya :)

migros club card sahiplerinin kişisel bilgilerini yapı kredi'ye vermiş arayıp worldcard satmaya çalıştılar mesela. tel adres vb bilgilerinizi her yere girmeyin, seçici olun bu konuda.

yabancı kaynaklı olan marketlerde yukarda denilen sebeplerledir.

diğerlerinde ulan herkes böyle birşey yapıyor bizde yapalım hatta 3.şahıslara topladığımız bilgileri öylesine çıkarsız umarsıca veriverelim falan şeklinde ... vs.

migrostaki paro card kullanıcı bilgileriniz bütün koç grubuyla da paylaşılır genelde

benim daha önce dediğim de oydu. ben de hala girememekteyim.

bende oyun çalışmadı.

firewallunun kapalı olması gerekiyor bir kontrol et. onun dışında hamachinin diger surumlerini dene elbet birinde görecektir. benim eskiden sadece 0.99 goruyordu sonra o gormeyince 1.022 yi yukledim düzelmişti.

bu bozuk?
Worms_World_Party.exe yi indirdim. üzerine tıklıyorum.
ms-dos penceresi açılıyor. öylece bakışıyoruz.

not: bu çalışmayınca hamachiyi hiç kurmadım.

win xp
athlon xp 2000
64mb ekran
512 mb ram

ayrıca: firewall kapalı mı olmalı? e oha. ayar falan yapsak olmuyor mu?
birde bu hamachi bizim normal güvenlik ayarlarımızı ne derece dağıtıyor?

Worms_World_Party.exe yi indirdim. üzerine tıklıyorum.
ms-dos penceresi açılıyor. öylece bakışıyoruz. diyorum.
yoksa hamachi mi önce kurulacak?

Abi bir de oyunu çalıştırmadan önce unpack.exe yi çalıştırmak gerekiyor onu da bi deneyin. Bir de az birkaç duyuru daha var oyun ve hamachi ile ilgili orada yazılanları da bi inceleyin.

imza vardı. jet fadıl yapıcaktı engellediler...

(bkz: ankara ruzgar tuneli)

vehbi koc un ford bayılıgını alması konusuna da bakın bence.

rüzgar enerjisi santrallerinin gerekli olan elektriklerinin bilmem kaçta birini devletten satın almak zorunda olması. biraz araştırırsanız çok büyük detayları var bu olayın... hatta yanlış hatırlamıyosam şirketlerin elektriği devlete vermesine rağmen sınırlı sayıda rüzgar pervanesi(adı neydi unuttum) hakları vardı. ya da öyle bşi işte... enteresan gelmişti bana.

(bkz: nuri demirag)

ankarada marshall yardımı sonrasında traktor fabrikasına donusen bi ucak fabrıkası daha var.

1929 bunalımı sayesinde amerika'daki ford fabrikalarından ölü eşşek pahasına getirtilen otomobil üretim teçhizatının haliç'in dibini boyladığına dair bir şeyler okumuştum fi tarihinde.

haliç tersanesinde bizzat çalışmış büyük eniştenin anlattığına göre zamanında şahane çıkarma gemileri hücumbotlar yapabilecek haldelermiş. sonradan amerika siz yapmayın biz veririz demiş hepsi atılmış.

(bkz: marshall plani)

onun dışında başka bir duyuruda söylemiştim bilim ve teknik arşivine bir şekilde ulaşabilirseniz aradığınız konuda bayağı bir kaynak elde edersiniz. misal dışarıdan aşı getirilmesin o paranın onda birini ar ge bütçesi olarak verin biz yapalım diyen ama sallanılmayan bilim adamları vs gibi bir çok örneği bulabilirsiniz.ha bilim ve tekniğin çeşitli eklerinde mesela patent nedir , dünyada patent kanunları , japonlar bu patent olayını nasıl teknolojik gelişmede kullandılar bizde patent kanunu ve durumu nedir yazabiliyor. bunun dışında çeşitli savunma dergilerinden türkiyenin savunma sanayinde ve teknolojisinde ne kadar gelişmiş veya gelişmemiş olduğunu fark edebilirsiniz.

üç beş tv kanalına çıkıp buluşlarını anlatan bir adam vardı. ceviz kabuğu tarzı programlara çıkmıştı. birsürü farklı şeylerden bahsediyordu ama bir tanesi aklımda kalmış.

adam pc harddisk kapasitelerini onlarca kat artıracak birşey keşfettiğini söylüyordu.
tr'de kimse ilgilenmemiş. 1 - 2 yıl içinde bütün büyük mail sağlayıcıları mail kapasitelerini oha denilecek boyutlara çıkarmaya başladılar. bilmiyorum alakalımı.

devrim adlı otomobil.

Erke Dönergeçi

aşı demişken eczacıbaşı nın gelişimine de bakın bi. orda da vardı bi kac olay hatırladıgım kadarıyla.

türk havacılık tarihi kronolojisi diye bir kitap var. gün be gün neler olup bittiğini anlatıyor.

+ türk hava kurumu'nun uçan kanat projesi dünyada bir ilktir.
+ türk hava kurumu 6 kişilik planörler yapmıştır.
+ Nuri Demirağ "gök okulu", imal edilmiş bir sürü uçağın ihale iptali nedeniyle elde kalması sonucunda kurulmuştur.

Sabiha Gökçen kör uçuşla tek başına (seyrüsefer yardımcısı olarak yalnızca hız göstergesi, saat ve pusula ile) balkan turu yapmıştır.

actionary, çalışmanın sonucuyla ben de ilgileniyorum.

(1)ürünü satın alıyor çünkü hükümetler böyle karar veriyor oy kaygısı ile. haliyle serbest piyasa ekonomisine müdahale edilmiş oluyor. bu da uzun dönemde üretici ve ticaret erbabında tembelliğe, rekabet şartlarına uyum sağlayamamaya yol açıyor.

çiftçi devlete satmak zorunda değil. belirli, tıp alanında kullanılacak bazı bitkiler hariç. devlete satma yolunu seçiyorlar çünkü devlet hazır bir müşteri. akmasada damlar derler ya. çiftçiler kendilerine müşteri bulabilme konusunda yeterli bilgi/eğitim/dünya piyasalarını tanıma/ticaretten anlama vs. vs. kapasitelerine sahip değiller. ellerindeki ürünü bir dünya standarda uydurabilme konusunda yani hassas ve ne aradığını bilen müşterilere uygun ürün yetiştirebilecek kapasiteye sahip değiller.

1- subvansiyon, tarımı ciftciyi uretimi destek. uretim planı fln. bi de zorunlu olarak alması gerekiyor stoklar vs için.

2-yine ciftciye tohum olarak ya da yine tuketim olarak satıyor. ihrac ediyor.

3- ediyor, hatta bugday bile ithal ediyoruz. patates dogru olaiblir, kar zarar hesabı netice olarak. biz de baskalarına ihtiyacı olmayan seyler satıyoruzdur. pancar varken seker kamısı sekeri ithal etmemız gibi fln

devlet tarim urunu ithal eder.bu konuda genelde toprak mahsulleri ofisi tarafindan halledilir.rekolte dusuklugu,fiyat dengelemeleri gerektigi zaman devlet duzenleyici olarak ithalat yapabilidigi gibi ithalatin yapilmasini engelleyebilir,fonlar koyabilir.diyelim bu sene bugday uretiminde beklenmeyen bir gelisme oldu ve uretim beklenenin altinda kaldi.burada devlet ayni zamanda devletcilik ilkesinin de geregi olarak halkin fahis fiyatla karsilasmasini ve darlik cekmesini onlemek amaciyla bugday ithalatina gidebilir ya da bugday ithalatina kolaylik getirip ozel sektor tarafindan getirilmesine yardimci olur.

1.tarim urununu devletin almasi oncelikle devletin devlet baba olmasindan,gecmis zamanlardaki gereklilikten,siyasal cikarlar acisindan gerceklesmis ancak gunumuzde sadece belli urunlerde kalmistir.
soyleki eskiden ulkenin belli yoreleri sadece belli urunlerde uzmanlasmis nakliye,tuccar eline dusme gibi problemlerden dolayi devlet konuya muhatap olmustur.burada devletin zarari halkin cikari olmustur.ureticinin zararini engellemek,tarim ulkesi oldugun icin refah seviyesini yuksek tutmak sosyal dengelemeler yapabilmek adina uygulanmistir subvansiyonlar.
tabi tesvigin oldugu yerde her zaman kurnazlikta mevcuttur.seker uzerinden gidelim simdi.devlet eskiden donup turkiye seker fabrikalarina seker stogunu sorar bu stogun bir dahaki uretim donemine kadar yetip yetmeyecegini hesaplatir.diyelim acik var.seker uretimi lazim.hemen pancar fiyatlari ikiye katlanir.birde kitlik olmasin diye ithalat yapilir yada uygulanan fon dusurulur ki ithal edilebilsin.neden fon vardir bu arada cunku icerideki sekerin fiyati atiyorum 700 dolar/ton disarda 350 dolar.aradaki 350 dolar vatandasa giren kisim oluyor.yanlis politikalar enflasyon kontrolsuzlugu yuzunden vatandas devletin zararina ortak olur ureticiyi destekler bu apayri bir konu.neyse uretici duyduki pancar fiyati iyi dagi tasi pancar ekmege baslar.devlette hasat zamani seker sanayinin o donem tek sahibi olmasindan dolayi bu pahali fiyattan ne geldiyse alir.uretir.bu sefer ihtiyacin cok uzerinde seker stogu olusur.ertesi sene uretim zamani gelindiginde bakilirki seker stogu fazlasi var.bu sefer pancar alim fiyatlari dusuk aciklanir oyle oluncada pancar uretimi duser cunku ekse zarar edecek ekmez ciftcide pancari.boyle inisler cikislar.mallarin uluslararasi fiyatlari ve ic piyasa dinamikleri dengesizligi yuzunden bu oyun surer gider.findik diye sormussun mesela.istersen findigini kendin satabilirsin.ama eskiyi konusuyorum pancarda tutunde bu genelde sozkonusu olmaz ama findik satabilirsin.devlet aldigi gibi tuccar firmalarda alim yaparlar.devlet yorenin gecim kaynagi belli tarimsal urunlere dayaniyorsa ureticiyi sadece tuccara birakamaz.

2.devlet alidigi bu urunleri isler,satar,ihrac eder.bu konuda kurulmus kamu iktisadi tesebbusleri vardir.eskiden bu kurunlar cogunlukla monopol durumundayken bugun cogunluk sektorde ozel firmalar etkin olmustur.ornegin caykur.cayi satin alir isler satar fazlasi ihracati dusuk oldugu icin gerektiginde imha eder.keza tekel tutun alimini yapip kullanacagini kullanir geri kalanini yakardi.hatirladigim bu konuda yakildi denilen tutunlerin aslinda yakilmayip yeniden degerlendirildigi devletin dolandirildigi gibi konular eskiden sikca cikardi gazetelerde.
3.uretip alip sattigi gibi ithalatta yapabilir gerekli gordugunde.

1.Çünkü çiftçi adam adı üstünde çiftten çubuktan anlar, ticaret yapmaz genelde.
2.Devlet bize satıyor, fazlasını kota sınırına ugramazsa ihrac ediyor,tabii ab standartı zartu zurtu var bir sürü.
3.Her türlü tarım ürünü ithal ediliyor, çünkü bizde verimli üretim yapılamıyor yani maliyetler azaltılamıyor mallıgımızdan o yüzden israilden sebze italyadan meyve ithal ediyoruz. Toprak verimsiz anlamında degil üretimin verimsizligi üzerine konusuyorum.

gecen hükümet döneminde cikan uyum yasalari gibi gudubetler sonucunda, bugday ithal edilmisti, pancar, tütün gibi ürünlerin ekimine kota getirilmisti falan da filan. yani esas olarak düzgün bir tarım politikası olmadığı icin her sey olur aslıda.

duvar beyaz. muhtemelen açıklık ve uçup gidilecek bir alan olarak görüyor olabilirler. belki derinlik algısı yoktur görmelerinde.

sinek ilacı yüzünden sarhoş olma ihtimalinden olabilir belki. :)

güvedir onlar.

Bende merak ediyordum bu sorunun cevabını.kendime söyle bir kaniya vardım,hani doğadaki her canlinin bir görevi vardir ya.bunların görevide kendilerini "napio bu salak hayvan" diye izleyerek boyun ağrısı yasamamızı sağlama felandır herhalde :)

kompresör dendiğini duymuştum

kompresör o aletin çalışması için gerekli havayı sıkıştıran makineye deniyor. Sıkıştırıcı demek zaten kompresör (compressor).

bu aygıtın gerçek ismi "beton kırıcı"dır. Ancak bir kompresörden ayrı düşünülemediği için halk arasında zamanla "kompresör" ismini almıştır.

hilti markadır, (bkz: markanin malzeme adi gibi benimsenmesi), aslında onun adı kırıcı matkaptır, bazı matkaplar sadece deler, bazıları ise kırabilirde. asfalt delmede kullanılan aletin özel bir ismi yok sanırım, kırıcı ya da actionary'nin dediği gibi beton kırıcı olabilir.

vaktiyle ''canavar'' gibi bişi dendiğini duymuştum.

karot vardır bir de. katlar arası falan delik açmak için kullanılır. senin dediğin bu değil biliyorum ama o da ilginçtir...

zargan in firefox eklentisi var

(bkz: ie menu seyi)
(bkz: eksi arama seyi)

addons.mozilla.org
www.bildirgec.org

eyvallah.. ama ie menü şeyi ie7'de çalışmıyor görünüşe göre

necati bukmark var bi de

opera'da var bu. sözcüğe çift tıklayınca, arama listesine koyduğun siteler içinde aratabiliyor. (bkz: opera menü $eyi)

"tam ekran program/ hatta oyunlarda ör: worms" kelime üzerine sağ tıklayınca tam ekrana rağmen çalışan, küçük bir pencere açıp kelimenin ingilizce karşılığını veren bir ingilizceden ingilizceye bir sözlük vardı.

soru: tam ekranda da çalışabilecek bir sözlük bilen var mı? (eng-eng olabilir)

bilgisayarım'a sağ tık, özellikler, gelişmiş, başlangıç ve kurtarma'nın içinde yüklü işletim sistemlerini gösterme süresinin tikini kaldırın. alttakinin tiki kalsın.

#8293 numaralı soruda da açıklanmış.

boot.ini dosyası editlenerek çözülür.

c'ye format attıktan sonra neden böyle bir sorun çıkıyor ki?
mantığı nedir işin?

strunk and white - elements of style kitabini al.

kendi kendine bir konu bul, onun uzerine en az uc paragraf yaz. her gun. gunde 2-3 kere.

bir de ebooklar var ya, okunan. download edebiliyorsun hani. onlari indirip, her firsatta dinle.

dikte calis, dinledigin seyin aynisini yazmaya calis.

programlari, dizileri imkanin varsa ingilizde seyret.

Seni zorlayan sey yazi yazmak mi, yoksa Ingilizce yazi yazmak mi? Buna karar ver once. Ikisi de olabilir tabi.

En klasik, ve mutlaka yapman gereken sey bolca yazi yazmak. Gunluk tutmak cok tipik bir oneridir bu durumda. Her gun ya hayatin ya da herhangi bir konuda biraz olsun yaz. Yazinin bir amaci olsun ve sonnunda seni tanimayan ve muneccim olmayan biri okuyunca anlayabilsin ne demek istedigini.

eger sınavlarda ingilizce essay tarzi bir sey yazman gerekiyor da yazamiyorsan self study kitaplari pek isine yaramayabilir. ingilizce yazma bir cok kalibi, kurali ve en önemlisi yazacagin seyi düzenleme becerisi ister ki ingilizce yazma derslerinde ögretilen de iste budur.
bu konuda ingilizce kurslarini hic önermem eger üniversitelerin özel dil kurslarina gideceksen de hoca nin kim oldugunu ögren ve ona göre secimini yap. zira ingilizce bilmek ve ögretmek ayri sey, yazmayi ögretmek ayri birsey. kurslar cok pahali ben gidemem diyorsan iyi ingilizce egitim veren üniversitelerin kütüphanelerden edinebilecegin essay writing kitaplarindan bir kac tanesini al, neler önermisler bir bak benzerini yazmaya calis. ama yazdıklarının mutlaka bilen birisi tarafindan okunmasi ve düzeltilmesi gerektiginden tek basina calismanin cok faydasini görebilecegini sanmiyorum.
cok farklı düzeylerde yazma dersi verdim farkli farkli yas gruplarina. yalniz olmadigini ve yazma isinin sabır ve caba gerektirdigini bilmen gerekiyor.

@atmacaged
tam da dediğin gibi essay tarzı birşeyler yazmam gerekiyor ve yazamıyorsam ne yapmalıyım?

benim sorunum okuyunca/dinleyince anlamama gibi bişey değil. sorun oturup iki kelime ingilizce yazı yazmamış olmam. en fazla 1 yılda makale yazabilecek seviyeye gelsem iyi olacak.

sanırım asıl sorun şu:
ingilizceden türkçeye çevirilerde hiç zorlanmıyorum ama türkçeden ingilizceye çeviriler beni kasıyor.

"essay writing" tmm. bu konuda kitap arayayım ben en iyisi?

lisans hazırlık sınıflarında kullanılan kitaplar varmış bu iş için. kitap adı verecek?

2. sanırım tayin olabiliyorlar. (çok emin değilim ama)

kargocu olsanız?

Kargoculugu dusuneyim, iyi bir oneri, ama bu soru icin lutfen kucuklugumden beri postaci olmak istedigimi farz edelim.

eğer memur değilsen kpss lise kısmından sınava giriyorsun. (üniversite mezunuysan giremezsin sanırım.) ardından ptt'nin alım yapmasını bekliyorsun. emin değilim ama son zamanlarda sözleşmeli olarak eleman alıyorlar. ancak:

forumlardan okuduğum kadarıyla postacılık göründüğü kadar kolay bir iş değil. zaten kolay değil, karda güneşte adres arıyorsun da, iş hukukî evrak teslimine gelince, hepten zorlaşıyor. tebligatlar üzerine zimmetleniyormuş. maaş da iyi değilmiş diye duydum.

kardesim bir ara kargo dagitim elemani olarak calisti. cok yorucu ve az gelir getiren bir iş. zaten calisanlarin büyük kismi bir miktar daha iyi kosullarda bir iş buldugunda hemen birakip baska kariyer pesinde kosuyorlar. beri yandan gencecik postacilar görür oldum demek ki yakin zamanda personel alimi yapilmis ptt ye.

madem masa başı iş istemiyorsun, yapacağın şey postacılık gibi naif bir çocukluk hayali değil de, yaparken gerçekten zevk alabileceğin, sevdiğin bir şey olsun, çekeceğin maddi sorunlara değsin. yakma kendini boşuna yani...

PTT'nin bağlı olduğu bakanlıkta "yüksek yerlerde bir tanıdık" yeterlidir. Bakan olursa garanti olur.

kurye olmayı da düşünebilirsiniz. motosikletiniz olur hem ne güzel.

PTT dağıtım işini artık özel firmalara ihale etmeye çalışıyor.Bu firmalara başvurabilirsin.
Daha sıklıkla çöp kutularında tomarla zarf bulunuyor olması da bu sistemle ilgili olsa gerek...

öncelikle benzin açmak motora ekstra yük getireceğinden bir artışa sebep olur ama bununla ilgili bir duyuru vardı orada myht busters'da cam açmanın daha çok harcattığına dair bir şeyler vardı. araştırın görün.

bunun dışında %5-15 arası bir benzin harcaması artışı olur. motor gücünüzde bir miktar düşer.

arabada klima açık olması, klima kapalı olmasına göre %30 daha fazla benzin harcamaya neden olur.

mythbusters'da cam açılınca %30 tasarruf sağlanmaktaydı.

Klima da sonucta enerjiyle calisan bir alet ve enegrjisini motordan aliyor. O yuzden daha fazla benzin harcanmasina sebep olur.

Ben de darknum gibi, goldenwand'in dediginin aksine, otoyolda giderken klima calistirmak ile cam acmak arasinda cam acmanin daha cok benzin yaktigini hatirliyorum mythbusters programindan. Bunun da sebebi hep acilan camlarin arabanin aerodinamigini cok bozdugu olarak soylenir.

@goldenwand. hangi duruma göre %30 artış/azalış oluyor?

1.klima açık %30 artış.
2.cam kapalı/klima kapalı
3.cam açık %30 tasarruf ->(klimanın kapalı camların açık olmasına göre mi demek istedin?)

kullandığım araç 100km de ortalma 10lt yakıyor, klima açıksa 11 lt bile olmuyor. yani %30 çok gerçek dışı bir rakam. o bölümü ben de izledim ama %30 dediklerinden pek emin değilim. zaten o kadar fark etse kimse klima açmaz emin ol.

myth busters ilgili bolumler ıcın;
episode22
episode38
mythbustersresults.com

dodocan'ın verdiği linkte (episode 38) eğer hızınız saatte 50 milin altında ise camların açık olması tasarruflu.

eğer saatte 50 mil'in üzerinde bir hızınız varsa air condition daha tasarruflu.




(sayfada ararken benim gibi dalmayın. bölüm başlığı episode 28, 38 diye yazıyor.)

%30 çok fazla bence.
zaten daha modern klimalar çift kompresörlü oluyorlar. aşırı sıcak olmayan havalarda küçük olan kompresör marifetiyle iklimlendirme yapılıyor böylece daha da tasarruflu olunabiliyor.

istanbul'da nisan'da hava 26 dereceyken klimayi 22 derece'de acmak
ile
antalya'da temmuz'da hava 38 dereceyken klimayi 16 derece'de acmak
arasinda enerji tuketimi acisindan fark olmali diye dusunuyorum...
[hava sicakliginin tuketilen enerjiyi etkilememesi dogrudur, lakin klima sizin istediginiz sicakliga gelesiye kadar durmaz/yavaslamaz yani antalya ornegindeki klima kontak acik oldugu surece okuzler gibi calisacak ve iddia edilen %30 benzin zararina yol acabilecektir]

Yüzde kaç fark olur bilmiyorum, ama asıl sorunuzu yanıtlayayım.

Cevap evet. Arabada klima açmak, farları yakmak, radyo açmak, çakmak yakmak, GPS kullanmak, siren çalmak vs. hepsi benzin artışına neden olur. Bildiğiniz gibi bu işler için elektrik gerekiyor. Elektrik ise aküden sağlanmakta. Akü ise alternatör (jeneratör) döndükçe oluşturulan elektrik ile şarj ediliyor. Alternatör motora bağlı ve döndürülmesi için de bir güç harcanması gerekiyor. Elektrik üretmediği zamanlarda ise bu güç daha az. Boş veya dolu bir karabiber değirmenini döndürürken harcadığınız gücün farklı olması gibi.

Sonuç olarak; klima elektrikle çalışıyor, elektrik aküden geliyor, akü alternatör tarafından besleniyor, alternatör motor tarafından döndürülüyor, motor da benzinle çalışıyor.

poroğram acikken worms'u acacan. network'ten oynicam dicen. artik genclerle anla$acaksiniz. biri oyun kuracak, digerleri listede oyunu gorup katilacak. budur.

lan olmuyo işte onu beceremiyorum

verilen sürüm vistayla beraber çalışmıyor. hamachinin son sürümünü yükleyince de o lan ekranında arkadaşımla birbirimizi göremiyoruz. evet var bi sorun.

Efendim benim en baştaki halim gibi olduğunu varsayıyorum durumunuzun;

Öncelikle sadece verilen linkteki hamachi yüklenmeli ve yükseltilmemeli. Sürüm değişikliklerinde görmüyormuş diğer sürümleri olan kişileri program. Hamachi ile ilgili başkaca da bir sorun yok sanırım (gerçi kendiniz için bi serverımsı açmaya kalktığınızda saçmalıyor program ya da ben beceremedim ama kurcalamamanızı öneririm).


Hamachi'yi hallettikten sonra fotoğrafik olarak anlatmak gerekirse: oyunu açıyoruz. Gelen ekrandaki 4 seçenekten sol alttakine tıklıyoruz. Yeni gelen ekranda eğer daha önce nick tanımlamadıysanız "name" ya da "nick" yazan yere nick'imizi giriyoruz ve daha sonra "TCP/IP" yazan yerin hemen üzerindeki monitör resmine tıklıyoruz. Gelen ekran artık oyunda bulunacakların listelendiği yer oluyor. O an oyun ve hamachi'si açık olan kullanıcılar sağ üstte listeleniyor siz de dahil olmak üzere. Chat'leşme alanı da olduğundan orada aramızda anlaşıyorz sen "host" (oyunu kuran bilgisayar/kullanıcı) ol, hayır efendim sen host ol diye. Host olacak kişi sağ alttaki host düğmesine tıklıyor ve oyunun ayarlarını yapaduruyor. Aynı anda diğer oyuncular bulundukları yerin sol üstünde beliren oyun adına çift tıklayarak hostun bulunduğu oyun paneline geliyorlar ve takım seçiyorlar (aksi belirtilmedikçe sadece 1 tane takım seçiyoruz. Örnek vermek gerekirse "The Gods"). Takım seçme işlemi ve hostun işlemi bittikten sonra hostun nickinin yanındaki ampülün yanmasını bekliyoruz (yani host sağ alttaki onaylama düğmesine [ampül] basmış oluyor). Ampülün yandığını gördükten sonra diğer oyuncular da basıyorlar sağ alttaki ampül düğmesine ve tüm oyuncuların ampülü nick'inin yanında yandıktan sonra host olan kişi ampülün bi sağındaki onaylama işaretine basıyor ve oyun başlıyor.

Oyunun içinde chatleşme imkanı da var. Oyundayken "Page Down" tuşuna basarak chat ekranını getirebilir, "Page Up" tuşuyla chat ekranını gizleyebilirsiniz. Geriye doğru parande atmak için çift "backspace" (silme tuşu), ip üzerindeyken bomba v.s. kullanmak içinse enter tuşu kullanılıyor.

Valla aklımda ne varsa yazdım: )

son durum nedir? katılım falan?

tek öğrenebildiğim eğer merkezi bir yerde yaptırırsanız fiyatın % 100 arttığı.

pahalısına gidin boşverin. adamlar öyle iş yaptılarki bana sonuçta daha pahalıya mal oldu. ya da ne istediğinizi en ince ayrıntısına kadar anlatın.

misal tez kapağında isim şu şekilde yazılmaz falan deyin. (büyük küçük harf kullanımına dikkat)

"ALİ veli KIRKDOKUZELLİ"

lens fiyatları numaraya göre değişiyor mu bilmiyorum ama -4.5 numara 3 aylık lens kutusu şuan için 45 ytl.lens kullanmanızı tavsiye etmem yol yakınken vazgeçin.

45 ytl? güzel! tabi bu iki göz için çarpı 2 dimi?

peki lens alsam kaç gün kırmızı gözlerle gezerim? ya da böyle birşey varmı?

ahaha: soruyu sorduk, google siteye alakalı reklam yolladı. züper züper. ama fiyatlar yok

şimdi şöyle. ben 4 yıldır kullanıyorum. göz yapım lens kullanmaya oldukça müsait. eğer senin de müsaitse ilk takışında bile hiç zorluk çekmezsin. müsait değilse zaten izin vermiyolar. 3 aylık paket (içinde 3 çift var) 50 ytl civarı. yani yukarda sorduğun gibi 50x2 değil.

bunun dışında dediğim gibi eğer göz yapın lens sistemine uyumlu ise lens büyük kolaylık. ben memnunum.

illa doktora gitmek lazım gibi anladım. al tak olmuyor yani?

valla doktor muayene ediyor zaten. gozunun lens kullanmaya uygun olup olmadigina (kuru mu, hassas mi vs) bakiliyor. uygun degilse zaten lens yazmiyor sana recetede. ama ille de lens kullanicam dersen, goz numaran, goc capinla falan bi gozlukcuye gidip alabilirsin tabi (yasaklar tatlidir). ama uygun degilse almaman en iyisi tabi.

"45 ytl? güzel!tabi bu iki göz için çarpı 2 dimi?"

degil. lensler cift seklinde satiliyor zaten. ben yeni aldim misal. 1 yillik 95 ytl odedim. 30 milyonu goz doktoru muayenesi icin.

"illa doktora gitmek lazım gibi anladım. al tak olmuyor yani?"

al tak olmuyor tabi. zira goz capi herkesin degisiyor. ona gore lens veriyorlar sana.


gozlugu (kirmadigin surece) omur boyu kullanabiliyorsun ama gerekli hijyenik ortami sagladiktan sonra lensle de cok rahat edebilirsin. hele bi de yaz aylarini dusunecek olursak gozluk cekilmez malum.

hmmm gözyaşım azmış benim. natural gözyaşı mı nedir ondan veriyorlar gidince doktora.
sanırım bu problem çıkarır. teşekkürler.

"45 ytl? güzel!tabi bu iki göz için çarpı 2 dimi?"

duruma göre evet veya hayır. lensler söylendiği gibi çift halinde değil, tek halinde satılıyor. 3 aylık lens denen kutudan 6 adet tek lens çıkıyor. eğer iki gözünün de numarası aynıysa bunu 3 çift gibi kullanman mümkün ama iki gözünün numaraları birbirinden farklıysa bir tane sağ gözünün numarasından, bir tane sol gözünün numarasından 6'lı kutu alman gerekir (3'lü kutu diye bir şey yok maalesef). göylece 45x2 oluyor. lensleri de 3 ay değil, 6 ay kullanıyorsun tabi bu durumda.

zaten çoğu enssatıcısının anlaşmalı doktoru var. eğer lensalacaksan doktora muayene oluyorsun, hatta deniyorsun, ayrıca doktor ücreti almıyorlar. uygun olan lensi alıp çıkıyorsun.

alakasız bir cevap olabilir belki ama yaklaşık bir hafta önce devletin (bagkur ssk es) artık gözlük dışında lens ücretlerini de ödeyeceğine dair yeni bir düzenleme yapılmış diye bir haberi gördüm.

soruyla alakali degil ama bir ayrintiyla alakali bilgi veriyim belki biliyorsunuzdur.
ben de ilk donem "saglik karnesi" cikardim okuldan.

erkeksen ve 25 yasin ustundeysen, aileden herhangi bir kagit, sigorta yoktur kagidi vs vs vs gibi seyler olmaksizin ayni gun ayni dakka icerisinde hemen saglik karneni hazirlayip veriyorlar size (bir tane vesikalik resim veriyosun). en azindan mimar sinanda ben boyle aldim 2 dakikada, o yuzden bir anlik boslugunuzda gidip danisin hemen derim.

gecmis olsun.

ek : universite ogrencisi olan arkadaslara eger sigortalari yoksa baska yerlerden, tavsiye ederim hemen cikarsinlar ogrenci karnesi. okulun anlasmali oldugu yerlerden ilaclari da nerdeyse ucretsiz aliyorsunuz. gayet hos.

erkek değilim:)

ya babamın üzerine alacağım karneyi, bi sürü teferruat çıkardılar, muhtara gidip bilmem ne belgelerini onaylatmam gerekiyomuş, sonra öğrenci belgemi falan beğendiremedim adamlara. uğraştırıyorlar anlayacağın ve özellikle şu 1-2 ay çok sıkışığım, koşturamıyorum:(

evet erkek degilseniz veya erkek olup da belli bir yasin altindaysaniz bir suru ugrastiriyorlar.

sozlukte hlathguth ve whirlwind tiptalardir. hatta whirl yemin bile etti sanirsam : ) direk onlara da mesaj atabilirsiniz.

Ben sana uyku merkezine gitmeni öneririm. Özellikle Nöroloji bölümüne bağlı olması bakımından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Noroloji Bölümü Uyku Laboratuvarı veya Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi - Uyepam bölümüne başvurmanı öneririm.

uyuduğun yerin fiziksel koşullarını değiştir. koku(kültablası vs.) havalandırma problemleri varsa gider. hatta en temizi başka bir oda dene.

yatmadan 3-4 saat öncesinden itibaren ağır yiyecek yeme. değişen durum olursa yaz.

ilk önce çok geçmiş olsun diliyorum. senin gibi uzun zamandır değil ama ara ara benim de başıma geliyordu. yılda 1 kez falan olurdu ama lise sondayken çok sıklaşmıştı.Bana da yataktayken hareket edememe oluyordu ve üstüme bir ağırlık çöküyordu hatta halüsünasyon olduğunu umut ettiğim bazı şeylerde yaşadım. Kendiliğinden geçti. Düşününce genelde çok yorgun ve stresli dertliyken, kısaca mutsuz dönemlerimde böyle olduğunu anlıyorum. Sanırım stresli bir dönemdesin. Düzenli yatma kalma zamanların olsun. Hayatına çeki düzen vermeye çalış. Bu konuyla ilgili değil ama başka konularda psikoloğa gittiğimde ölüm korkum olup olmadığını sormuşlardı. Bu soruyu panik atak hastalığının bir belirtisi olduğu için soruyolarmış. Bir şekilde zaman yaratmaya çalış doktora git, takma kafana hiçbir şey.

ya sadece kendi odamda olan bir olay değil ki.. genel olarak nerede uyursam uyuyayım aynı şey geliyor başıma.

geceleri de pek yemem zaten anca meyve salata falan yerim..

ege'deyim ben, sağlık karnesi diye tutturmuş durumda millet. şu yeni gelen aile hekimliği nedeniyle olan bi durum sanırsam..

saçma gelebilir ama sırtüstü uyumamaya özen gösterin derim ben. denemeye değer..

hiç başıma gelmedi ama, uyurken yana dönerek yatmanın faydası olduğunu duymuştum. bir de yatarken aklınıza böyle şeyleri getirmeyin, onun yerine iyi şeyler düşünmeye çalışın. bunun da yararı olması gerekiyor.

kesinlikle sırt üstü yatma,
kesinlikle korku filmi izleyip yatma,
kesinlikle tok karnına yatma,
kesinlikle korkuyorsan tek yatma.

halisünasyon boyutunda yaşamışlığım çoktur, korkutmak gibi olmasın ama odamın içinde uçtuğumu bile gördüm. o kadar gerçekçi oluyor ki elimi birkaç santim kenarı uzatıyorum, kenarından geçtiğim kalorifer peteklerine dokunduğumu hissdediyorum, elimi yere uzatıyorum, elimin halıya sürttüğünü hissediyorum. uzun süredir başıma gelmiyor ama sırt üstü yatma lüksümden yoksunum artık.

%90 başarı oranı ile sırt üstü yatmamanı öneririm. son olarak ellerini birbirine kenetleyip de uyuma...

sarhoş sarhoş bu kadar yazabildim umarım işine yarar.

sırtüstü yatmama konusundaki tavsiyeleri kesin olarak göz önünde bulundur. (nasıl unutmuşum yazmayı bilmem)

bu arada yüzüstü de yatma. o da yüzde kırışıklık ve çatlamalara yol açıyor. yan yat en iyisi.
ne sorunlu şeyleriz bizler be.

sağlık karneni çıkar, bürokrasiye suç atma..

en fransız yolu metni print edip sonra da print-out'u scan edip pdf formatında saklamaktır. böylece elinde hem pdf olur hem de copy paste yapılmaz.

ezeriko yaktın beni.

başka fikir? yaaa ufacık programlar bu işleri yapan. zaten büyük dosya download'u da yapamıyorum.

ezeriko senin için bu cevap. can c ye çözüp olarak değil
eğer ki öyle bir şey yapmak istersen. office te image dokumant, ya da pdf printer diye birşey var. yazdırınca o şeklide bilgisayara sanal çıktı yapıyor. yazdırıp taratmana gerek kalmıyor.

can sen de resim olarak kaydetmeyi dene. yani ekrana sığdır. sonra ekran görüntülüsün resmini çek. resim yap. kimse kopyala yapamaz

resim çekmek için (print screen diyorsunuz galiba)
vaktim yok ki.
----------
office'te pdf printer mı? 2003 office'te vamı? nerde nasıl?
----------
bana bi çözüm

office 2003 te image writer özelliği oluyor. yükleyince sanal bi yazıcı oluyor. onu seçerek yazdığında resim gibi dosyaya basıyor. uzantısı farklı sadece image writer yüklüyse açılır.

pdf writer faydalı olmaz sanırım normal sayfa yazılarını pdf şeklinde yazıyor. en iyisi resim sanırım. bunlar ilkel yöntemler. vardır mutlaka bir program direkt sayfayı sabitlemek, resme çevirmek

bilen varsa yazar

www.getpdf.com
ED20030412

pdf yazıcı sürücüsünde güvenlik özelliklerini ayarlayabilmeniz lazım. örneğin bedava ve açık kaynak kodlu olan pdfcreator buna izin veriyor.

@OZDEK!

pdfcreator seçeneklere baktım! yok öyle bişey?

@midesiz o programı denedin mi? 30 gün boyunca tam sürüm olarak kullanabilirmuyum yoksa ilk üç sayfa falan gibi kısıtlama var mı? (neyse buna ben bakıcam heral :)

evet denedim. çalışıyor. ve linkin altındaki yazıya tekrar bak.

çok teşekkürler

unutmuşlardır. benim de başıma gelmişti çocukken.

okuluna gidip hesap sor. unutmuşlarsa versinler. ayıptır. öyle üstüne düşmemezlik etme. ama önce kardeşinin sahtecilik yapmadığından emin ol ki okulda rezil olmayın.

ayrıca davranış notlarını hesaba katıyorlarsa ondan dolayı da çemkirebilirsin. davranışını ailesi mi iyi bilir okuldaki öğretmeni mi? öğretmeni ile konuşun gerekirse. ilgisiz olmayın.

devamsızlık durumu ne ? bi de disiplin sorusturması varsa o zaman da verilmiyor notu ne olursa olsun.

türkçe dersinin belirli bir notun altında olmasında belge verilmiyordu hatırladığım kadarıyla.
(ben 2 diye hatırlıyorum ama 3 de olabilir)

zaten gidip konuşacağım, bilmediğim bir şey varsa orada çıkışıp haksız duruma düşmeyeyim diye soruyorum. devamsızlık sınırını geçmiş değil, disiplin soruşturması yok, türkçesi iyi, sahtecilik zaten olmaz: )

1. disiplin yönetmeliği
2. sorumlu olunan ders
3. bakkalda yeniden düzenlenmiş karne
4. biraz dalgınlaşmış sınıf öğretmeni
5. idarede kalma ihtimali
6. toptan vermeyi unutmuşlardır.

her sistemde, agirlikli dersler vardi.
bu derslerin notu, belli bi seviyeden asagidaysa, diger derslerin tamami bile 5lik sistemde 5 olsa, bisey alamaz.

misal turkce 2 ise, hepsi 5 olsa da vermiyorlardi.
veya ingilizce agirlikli derslerin okutuldugu bi yerde ing. 2 ise, yine ayni durum.

disiplin cezasi ile (cok buyuk bi suc degilse tabi) bi alakasi oldugunu sanmiyorum. sorun bi

Daha önce de dendiği gibi belli dersler belli bi notun altındaysa verilmiyor olabilir. Bir de gerekli krediyi tutturmuş olması lazım sanırım.

belge alabilme notları yanlış hatırlamıyorsam şöyle hesaplanıyordu:

..........not.....haftadaki ders sayısı
türkçe:...5.........2..................
matema:...4.........3..................
sosyal:...5.........2..................
_________________________________________
....................7....................

teşekkür/takdir notu, toplam (ders notu x haftadaki ders saati) / haftadaki toplam ders saati idi. yani
[(5 x 2)+(4 x 3)+(5 x 2)]/7 şeklinde...

teşekkür 3,5 ve üstü, takdir 4,5 üstüydü galiba. emin değilim.

bir de böyle hesaplayın :)

daha ilkokul 5'te o yüzden ağırlıklı dersler olayının olduğunu sanmıyorum. 3'ten aşağı notu yok zaten ki her türlü hesapladım hala alabiliyor. benim kıllandığım, bu öğretmenin kıllığına vermemiş olabileceği. öyle şey olmaz demeyin şimdiye kadar doğrudürüst 4 getirmeyen kardeşimi teşekkür'e kadar düşürmeyi başardı.

aile bireylerinin hep birlikte soyleyecegi ''teşekkür ederim evladım'' sözü daha makbul olacaktır ve o kagıt parcasından daha kıymetlı ve akılda kalıcı olacaktır inancındayım..

ee noldu merak ettim ben? aldınız mı belgeyi?

kötü olan derslerle ilgili yaz boyunca çalışma zorunluluğu getir. ders çalışmadan oyun moyun dışarı çıkmayı yasakla.arada sınav yap. önce ders sonra oyun hmmmmmmmmm.

galiba sorun "davranmak" değil, oturup konuşmak gerek. ama düzgünce açık açık. tabi kaç yaşında olduğu da önemlidir. ama anlayabilecek yaştaysa gelecek hakkında bir yol çizilip ufak ufak göz korkutulabilir diye düşünüyorum. böylece hem ceza olarak görülmez hem de biraz düşünmesi sağlanabilir. ben de psikolog kesildim tabi an itibariyle helal olsundur bu soruyu sorana.

tek tavsiyem hiçbir şey yapmayın. bırakın tatilini istediği gibi geçirsin. bütün sene okuluna gitti zaten. tatilde ders olmaz. tatil hakkını yapmalı. ders konusunu şimdi açmanın alemi yok. sene bitti zaten. bunun cezasını vereceğinize bundan sonrasını kurtarın. seneye başarısız olduğu dersleri tespit edip imkanınız varsa özel takviye aldırmanızı salık veririm. öğretmeni ile konuşun. kardeşinizi takibe alsın. sorunun neden kaynaklandığını anlamaya çalışın.

karne notlarının kötü olmasında aile etken mi, bir problem var mı buna bakmak lazım. okulda sorunu var mı, öğretmen takmış mı, öğrencilerin dalga geçmelerine sebep olmuş bir nane yaşamış mı gibi sorunlar yüzünden kötü not aldıysa, sorunları ortadan kaldırmak gerekir ki gelecek yıl da aynı şeyleri yaşamasın

bilgisayarla haşır neşir olduğu için kötüyse ( oyundur - chattir - bik biktir ) bilgisayarı yasaklayın ( günde 1 saate izin verin misal )

sırf haylazlığından kötü not getirdiyse sanayide tamircinin yanına verin burnu sürtsün ( berber de olabilir )

bunun haricinde sürekli bıdılanmak, nasıl kötü not getirirsin v.s. demek bana faydasız gibi geliyor. sonuçta söyleye söyleye bu laflara duyarsız kalmasına da neden olabilirsiniz.

tatlı sert

benden satin aldigin playstation 2 ye elini surmesine izin verme : ) bir sureligine..

işin sırrı arkadaş gibi yaklaşabilmekte. ebeveyn havasıyla yaklaşırsan hep geri teper.

motive edici konuşmalar lazım misal "olm oku bak mühendis olursun kızlar peşinden koşar" gibi. yalnız sakın çoğu mühendislik fakültesinde kız olmadığını duymasın sağdan soldan :)

savunmaya geçeceklerdir, "bizim matematikçi çok şerefsiz" şeklinde. bunu nasıl savuşturcağımı "lafım meclisten dışarı" diyerek de olsa yazamıyorum hayal gücünüe kalmış :))

Ben ceza veririm arkadaş sorunu ancak ceza çözer bu dünyada diyorsan bile bu ceza "ders çalışmak" olmasın. Sadece, durumu daha kötü yaparsın.

oturup birlikte başarısızlğının sebeplerini ve sorunun çözümlerini tartışın, "sence neden böyle oldu?" ya da "peki sana göre bu sorunumuzu nasıl çözebiliriz" şeklinde sorular sorarak onun fikirlerini dinleyin, bu konuda üzgün olduğunuzu belirtin ama onun ileride karnesini düzeltebileceğine inancınızı da dile getirin, yapabiliyorsanız kendi okul yaşamınızdan karnelerinizden kendi tecrübelerinizden de bahsedebilirsiniz "benim de bir keresinde karnem iyi değildi sonra çok çalıştım düzelttim" gibi. fazla üstüne gitmeyin tatili zehir olmasın, onu umursadığınızı göstermeniz, onunla ilgilenmeniz etkili olacaktır. ayrıca gelecek sene için bi ödül koyabilirsiniz, bisiklet, bilgisayar oyunu vs. nelerden hoşlanıyorsa. araştırmalar ödülün cezadan daha motive edici olduğunu kanıtlamıştır. (yaşını da yazarsanız iyi olur aslında kardeşinizin)

kardeş bildiğiniz küçük 12 yaşında bir kız çocuğu orta bire gidiyor
şimdiden matematiği 2 fen ve türkçesi 3
beni cidden korkuttu, kızmadım da, hiç bişey demedim..
ama korkuyorum yani şimdiden böyleyse ilerde dunkof olur diye korkuyorum..


(kendisi şu anda da konservatuara girmek istiyor bizde destekliyoruz ama daha çok değişir yani, güvenemezsin ki..)

mentirosa nın dediği gibi konuşmalı tatlı tatlı
galadnikov da haklı gelecek için çok erken bir kulaktan girer ötekinden çıkar

sorun mentirosa gibi konuşşup pascha o nun dediklerini yaptırabilmekte sanırım(:



matematik konusunda üstüne gittikçe çökecektir haklısınız(kendimden de biliyorum)

böyle yaz tatil kitabı fln almalı mı peki? okullar açılana kadar dokunmayalım mı?
okullar açılınca özel ders ve takviye ile mi başlayalım

konuşup fikir alışverişinde bulunmak için yaşının küçük olduğunu düşünmeyin çünkü 6. sınıflar için rehberlik dersinde bu yıl bir etkinlik vardı; "hatalarımı düzeltebilirim" başlığı altında. ayrıca konservatuar gibi bir hedefi olduğunu söylemişsiniz bu güzel, ona hedefine ulaşmak için bazı şeyleri başarması gerektiğini anlatabilirsiniz. ayrıca 6ıncı sınıf matematik dersi yeni programda etkinliklerle gayet zenginleştirilmişti bildiğim kadarıyla, yani akvaryum, uçurtma falan yapıyordu çocuklar şekiller için. siz belki ufaktan matematik çalıştırabilirsiniz en basitten başlayarak ona önce birşeyleri başarabildiğini göstererek. yani gaza getirerek bir anlamda. tatil kitabı da yardımcı olabilir, canı istediğinde açıp bakmasını söyleyerek tabi.

bana sorarsan (ki ben sorma derim) sen onunla aynı yaştayken aldığın kendi karnenle onunkini bir karşılaştır. senin karnen daha mı iyi??? Hımmm, o zaman tüm eğitim hayatın boyunca aldığın karnelerini onun bu kötü karnesiyle karşılaştır o zaman. Nee gene miş sen daha iyisin??? O zaman bir kan testiyle işe başlamakta fayda var. Akrabalık ilişkilerinizin kuvvetine göre 'sen ne biçim kardeşsin ulan, bu ne biçim karne hiç yakışıyo mu ulan bizim gibi zeki, çevik ve ahlaklı bir aileye' şeklinde mesaj yüklü bir diyalog geliştir. Bu diyalog sırasında atılacak bir iki tokat ilişkinize yeni bir boyut da katacaktır.
Bu kadar alaycı bir yorumla cevaplandırdığım için i'm sorry ama daha da samimi bir cevap istersen (ki bence gene isteme) sana ne kardeşinin kötü karnesinden?

onu bunu bilmem ama onumuzdeki sene sınav gunlerinde içine ateş düşmüyorsa sorun var demektir.

pcworld veya dixons (aynı magaza zincirine uyeler gerçi)
londrada çok aramazsın ancak londranın yazıcıoglusu tottenham court road diye bir yer, oraya gidersen envai çeşit bilgisayar elektronik dukkanı goreceksin. tavsiye sakın gultronics'den alışveriş yapma

londra gibi pahali bir sehirde aradiginizi bulamazsaniz, cikarken havaalanindaki duty free lere bakmanizi oneririm.

oxford street'te gezerken bir ara tottenham court road'a sap. pazarlik yapmadan ve birkac dukkana sormadan asla bir sey alma.

TR'de bulamayacağın ürün olduğundan eminmisin?

yurtdışı gerçektende daha pahalı. mecbur kalıp bi makina almıştım. fark içime oturdu.

avrupa'nın pahalı olduğunu hatta UK'nin daha da pahalı olduğunu çok iyi biliyorum.
fakat bu ürünler (özellikle Xbox 360 aksesuarları) Türkiye'de bulunmuyor.
stereo bluetooth kulaklık belki vardır ama çeşit yoktur. gitmişken oradan alırım. hem ne kadar pahalı olursa olsun bizim uyanık ithalatçıların kazığı üstüne bir de vergiler eklenince olduğu kadar pahalı olmuyor.


Bu arada; jello,
Gultronics'in olayı nedir ? neden tercih etmiyeyim ? (hani hiçbiryerde bulamadığım bir ürünü prada bulursam diye sordum)

kendim sordum. gidip gördükten sonra kendim cevaplayayım:
1- argos : www.argos.co.uk
2- maplin : www.maplin.co.uk
3- dixons : www.dixons.co.uk
4- ryness : www.ryness.co.uk
*- oyuncak icin; hamleys : www.hamleys.com

ek olarak; tottenham court road oldukca faydfalı bir öneriymiş. mutlaka uğranmalı.

sonuç: aradığım herşeyi bulup, alarak geri döndüm. çok mutluyum , huzurluyum :)

paketlerde 1 aylık diyor ama dediğin gibi çiş falan koktuğu için 20 günde bir değiştirebilirsin.

bu arada 10 lira dedim ama bizim bakkalda 8 liraya satılıyor aslında.

kipada 6 ytl'ye satılan bile var. gerçi şu aralar promosyonda sanırım ama 8'i geçmeyenini bulabilirsin. değiştirme süresi kedinin sıça/işeme kapasitesine bağlı ama bebek kedi alırsan 1 ay rahatlıkla kullanırsın.

Ben veterinerden 5'e alıyorum. Ayda bir değiştiriyorum ve kesinlikle koku olmuyor. Tabi bu değiştirme süresi ve koku miktarı kumdan ziyade kedinin yedikleri ile ilgili. Ev yemeği, kasaptan alınan haşlanmış sakatat, whiskas kitekat vs market maması verirseniz, hele ki bu mamalar bir de konserve ise 15-20 günde bir kokuya dayanamayıp değiştirirsiniz kumu. Kesinlikle profesyonel mama diye tabir edilen mamalardan kullanın, konserve whiskas'larla aynı paraya geliyor zaten.

kristal kumlar normal kumlar kadar koku yapmaz ve daha uzun sure dayanir. fiyati daha yuksektir ama kullanim suresine bakarsan ucuza geliyor aslinda. ha birde kristal kumlarin daha hijyenik olmasi gibi bir durum var...tabi yine de kumu havalandirmasi iyi ve insan dolasiminin az oldugu bir yerde tutmakta fayda var, balkon bu is icin en iyi cozum.

o 10 liralık olanlar kristal görünümde taş olanlar sanırım, bahsettiğin..
2.5 liraya da var, cat corner, carli vs. (stadyumun karşısındaki petshop-ta)
önemli olan o değil aslında.
hangisi olursa olsun , kürekle aldıkların dışında, idrar koku yapıyor evet, bunu için en iyi çözüm de mümkünse güneş alan biryerde düzenli olarak havalandırmaktır kumu.
yalnız ne yap et, kum şeklinde olanları kullanma, komple atarsın tuvaleti yoksa kediyle beraber..

ayrıca hazır evimiz yakınken gel kediyi de bizden al sen :) hem yüzünü görürüz, özledik.

hatta birebir göstererek temizletebilirim kumu sana : )))

kedi bu kuma yapacağını nasıl öğreniyor? kendi kendine?

kendiliğinden bulur kedi onu ;)
bebekse, yakınına koymak gerekir ama, belki de bir iki kez kumu ona hatırlatmak, içine koyup. anlayamayabiliyorlar bazen.. birinciden sonra bir daha dert yok tasa yok ;)

restart
+ guvenli kip

vs de mi duzeltmedi

xpde bir de "son duzgun calisir haliyle baslat" gibi bisi yok muydu?

son düzgün haliyle başlat yemedi maalesef. aynen devam etti sorun.

güvenli kipte simsiyah ekran, köselerde güvenli kip yazısı. herşey aynı. hiçbirşey yapılamıyor.

ctrl+alt+del --> yeni görev --> c:\windows\explorer.exe

çalıştıra "explorer" yazarak çalıştırabilirsin, ama her seferinde böyle oluyorsa windowsu yeniden kurmalısın

ÇÖZÜLDÜ!
herkese teşekkürler.

@la tiriviata o yemedi maalesef
@lüzumsuzadam! teşekkürler.. olay o gibi bişey ama biraz daha kastım.


regedit'e daldım. birazdan ayrıntısını/çözümünü yazarım buraya. enteresan bi olay. teşekkürler.

---------------------------
hiçbirşey çalışmıyor ya, ctrl+alt+del yapıyoruz. yeni görev. regedit.exe ye geliyoruz.
burdan sonrası alıntıdır. kaynak dipte:

HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\microsoft\Windows NT\CurrentVersion\Image File Execution Options\
HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\Microsoft\Windows NT\CurrentVersion\Image File Execution Options\

bu anahtarlar da explorer.exe ve iexplorer.exe varsa sil. yoksa

HKEY_LOCAL_MACHINE\SOFTWARE\Microsoft\Windows NT\CurrentVersion\Winlogon
anahtarı altında shell e git
REG_SZ karşısında veri : explorer c:/windows/explorer.exe olması gerekiyor. eğer
veri : explorer c:/windows/ bu yolun sonunda explorer.exe değilde başka birşey varsa düzelt ve explorer.exe yaz
----
kapat aç. olmadıysa şimdi yukarıda @lüzumsuzadam'in dediğini yap. yani ctrl+alt+del -> yeni görev -> c:/windows/explorer.exe

burada zart diye kayıp semboller ortaya çıkıyor+masaüstü geri geliyor.

kaynak: nickname: Poseidon58 donanimhaber.com forum. " MASAÜSTÜ SİMGELERİM KAYBOLDU!!!!!!!!" başlığı. tam link veremiyorum niyeyse donanresim.donanimhaber.com

bildigim kadariyla gidip kendiniz "ben askere gitmek istiyorum" demezseniz, tecil suresine kadar bir sey olmaz. ama cok emin degilim.

bıldıgım kadarıyla herhangı bı okulu bıtıren bı kişi 2 yıl askerlıgı tecıl ettırebılıyo.bıttıkten sonra..

ben hemen gıtmek ıstıyorum dersen alırlar senı..

tecil burda kazanılmış hak olduğundan, vay sen mezun oldun gel buraya demezler. 2008 sonuna kadar rahat olsun yani.

tecilin bittiği gibi okulun askerlik şubesine bilgiyi gönderiyor ve hemen tecilin kalkıyor.

4 cevap 2008'e kadar tecil süreni beklersin
1 cevap hemen tecil kalkar diyor

umarım çoğunluğun dediği doğrudur.

söyle oluyor her sene askerlik subesine bizim eleman daha yüksek lisans yapiyor diye yazi gonderiyor enstitu. bu yazi gitmedigi zaman da askerlik subesi acip soruyor durum ne oldu diye. yüksek lisansi bitti artik alin bunu askere derlerse onlar da islemleri baslatiyor. bu durumda yüksek lisansini bitirdikten sonra bu yazismalarin ne zaman bitecegi önem kazaniyor tabii. o vakte kadar serbestsin. ben tezimi yazarken enstitü yaziyi göndermemis, neredeyse askere gidiyorduk oradan biliyorum.

2- onerinel yondtem su bu gibi durumlarda, rakamlar arasında iliski kurman. 533 263 62 33 olsun mesela. 62 den dav$an, seksi 33 fln fln gibi seyler ya da nasıl istersen oyle. absurdlugu hatırlamanda yardımcı olacaktır.

bi de kartın oyk mu senın yav, cıkar ordan bak.

Sadece telefonsa derdin adres defteri taşı son numaraları oraya yaz. MAymun olmaktan kurtulursun millete sormak için ödediğin tel paraları da cebinde kalır. Cep telefonun varsa oraya da kaydedebilirsin mesela.
Hafızanı eğitmen gerekebilir ama kapasite her zaman işe yaramıyor demek ki dediğin gibi bir hafızan varsa 10 yıl önceki tel nonla şu anki tel nonu da ayırabilmen lazım. (dayanamadım verdim ayarı pardon)

bırak 10n yıl önceki telefon numarasını 20 yıl önce kullandığım telefon mumarasını bile şakır şakır sayarım ( ev v.s. ). ama şimdikileri aklımda tutamıyorum, hayır yeni de almadım numaraları 4 yıldır kullanıyorum yahu

not abicim derdim telefon numarası değil bir şekilde buluyorum. sorun bu hafıza nanesi neden seçici geçirgenlik yapıyor? bir de neden hiçbir şeyi değil de sadece telefon-fax numarını unutuyorum? adam olan 3 defa hadi bilemedin 5 defa yanlış hatırlar sonrasında ezbere söyler. ama bnde öyle değil işte, abartısız diyorum birisi numara sorduğunda ya yanlış veririm, olmadı sorarım işte falan filan

ayh sıkıldım kendimden

valla cok da anormal degil be? kendi kendini aramiyorsun sonucta.
hani bir de telefon numarani vermen gereken durumlar cok sik yasanmiyorsa, yani aradan epey sure gectikten sonra tekrar unuttugunu fark ediyorsan cok da dert etmemek lazim ne bileyim. bi de gundelik hayat yani. bi ton sey var kafalarimizda.

kafadan direk 100 tane telefon numarasi sayarim. ama bazen 1 haftadir mirildandigim $arkiyi kimin soyledigini unuturum. bunun sebebi ne ben de bilmiyorum...

Sadece kendi bikaç numarasını hatırlamayıp diğer herşeyi hatırlayabilen bir insan olma yolu ne peki? Bir de burdan bakmak lazım...

ermanen;
güzel soru ve cevabını bilmiyorum. sadece hatırlıyorum...

aynı durum bi arkadaşta var. adam geçmişe dair herşeyi en ayrıntısıyla hatırlıyor. falanca yaşında yolda yürüken (yere bakarak yürürsün ya) yerdeki kum çakıl taş vs'nin dizilimini hatırlıyor. ya da 1,5 - 2 yaşlarında gezdiği gördüğü yerleri, olayları falan anlatıyor. ailesi falan da şok geçiriyor dinlerken.

aynı şekilde bugüne ait sıradan basit bilgilerde (telefon numaraları mesela) başarısız. enteresan bir durum.

aklıma mementoyu getirdiniz walla :)

hafızanın türleri vardır, bir tür hafıza güçlüyken diğeri zayıf olur genelde insanlarda.

ısrarla arayınız: Procedural memory, Episodic memory, Semantic memory

lykos'un dediği kelimeleri aradım.

episodik ve semantik hafıza'nın nörolojik temelleri/sebepleri bilinmiyormuş

anlaşılan bu olay "episodic memory" diye bişeymiş
------------------------------------------------
eğer hatırlanan şeyler çok ayrıntılı yüksek kalite foroğraf kadar ayrıntılı görüntüler ise "flashbulb memory" diye bi olayda var. bu da benziyor. bunun sebebi hakkında da kesin bir fikir birliği yok ama bazı biyologlara göre stres altında kalınca vücudun tepki olarak normalde ürettiği cortisol hormonu'nun yol açtığı düşünülüyormuş.

eğer durum flashbulb ise;
1. stres yaşama vücudun cotisol hormonu üretmesin
2. stres altında isen bütün 5 duyunu kapa :) böylece beynine kazınarak kodlanacak hafıza verilerinden kurtulursun.

bi zamanlar (80li yıllar) tasarrufla ilgili bi program vardı trt'de. bi kadın sunuyordu ve mektupla soru sorabiliyordunuz.

bi akşam izliyoruz, ben daha 6-7 yaşındayım, evhanımının biri sormuş: yemeği ocağa koyarken çok tüp harcandığını düşünüyorum. ocağı yaktıktan sonra tencereyi koyuncaya kadar geçen sürede ateş boşa gidiyor. ne yapmam gerekiyor?

sunucu mektubu yandaki sehpaya bıraktı, "önce tencereyi ocağa koyun, ocağı ondan sonra yakın efenim"

aklıma geldi öylesine..

hımm can c nin araştırmalarına dayanarak (lykos un da bilgisine tabi ) sorun cortisol'de mi şimdi?

bunu sormamın nedeni uzunca bir süre kortizon tedavisi görmüş olmam. ama bitti be tedavi? etki bu olsa bile şimdi hissetmemem lazım. alalala???

not: stresi baskı altında tutabilsek hiç rahatsızlığımız kalmayacak, nerde bizde o beceri?

Yalnız kortizon'la da alakadar olabilir. Kortizon'un bisrü yan etkisi vardı, annemden biliyorum. Bir de narkoz için de (ve genelde kusulmaz/çıkarılmazsa) hafıza üzerinde olumsuz etkileri var diyorlar. Annemde de var hafıza konusunda acayiplikler. Türk halk müziği olsun, Türk sanat müziği olsun bilmediği şarkı yok kadının ama 1 öğün önce yediği yemeği unutuyor.

@hayataçaylakkaldım
cortisol olduğu kesin değil ama öyle olabileceği düşünülüyormuş. bu normalde tüm insanlar tarafından stres karşısında üretilirmiş ama işte bazı beyinler bunu süper hafıza aracına dönüştürüyor hem de son derece gereksiz yerlerde. diyorum soksan şunu devreye tez jürisi öncesi...,

ben de yıllar önce yaşadığım olayları çok detaylı biçimde, film kareleri halinde hatırlarken isim, telefon numarası vs öğrenme konusunda zorlanıyorum. bazen belli kelimeleri hatırlayamadığım da oluyor. oysa dil öğrenme konusunda da hiç fena değilim, gramer konusunda sıkıntım yok. bu benim de episodik hafızası güçlü, semantik hafızası zayıf bir insan olduğumu gösteriyor sanırım.

bazı besinlerin hafızayı güçlendirici etkisi oluduğu söyleniyor, unutkanlığı önlediği söylenen ilaçlar filan da var ama eğer sonradan olmayan, doğuştan gelen bir durumsa hafıza güçlendirme teknikleri kullanmaktan başka çare yok gibi.

hafıza güçlendirmesini bilmem ama gitmesini önleyen bir kür duydum. alzheimer endişesi yaşayanlara tavsiye ediliyordu. havuç suyu. 2 ay her gün 1 bardak. hesapta bazı hastalara iyi gelmiş.

Bunun bir spekülasyon olduğunun ve senin de buna alet olduğunun farkında mısın? doların ya da euronun belli bir zamanda ne kadar olacağını bilen birileri olsaydı şimdi çok zengin olurlardı. bu haberi yaydıkça daha beter olur birileri büyük paralar kazanır.

yok be abi sakin ol.

Bireysel'im söylemişti, ki 2.derece akrabam olur kendisi, sanırım o bile düştü buna.

genelde bu tip haberler bankacılar/brokerlar arasında çıkar. bunla ilgili film bile vardır borsayı manipüle edip zengin oluyorlar falan. spam mailler geliyor her gün yersen işte sonuçta piyasanın dinamiklerini bilip gidişine bırakmak ve spekülasyonlara kesinlikle kanmamak lazım.
düşününce eski imar bankası da yapardı bunu iflas edecek diye dedikodu çıkartırlar sonra da 12 aylık faizleri cebe indirirlerdi. daha sonra çıktı zaten iplikleri pazara.

amaçları belli onların. düşük fiyatta iken "- hey dostum yarın dolar 1.500 olucak, alabildiğin kadar dolar al" şeklinde kulaktan kulağa söylenti yayıyorlar. maksatları piyasada çoklu döviz alımı olsun. buna orantılı olarak borsa, kağıtlar filanda oynamalar olsun. çaktın köfteyi ? :) kanmayın sakın bu tür yalanlara. çok ucuz ve basit numaralar bunlar. teyyy teyyy

"bir spekülasyon aracı olarak ekşi duyuru"

aman diyim çok ibibik, ciddiyetsiz gazetecilerimiz var. doğrudan, kaynak belirtmeden kullanırlar.

dolar elbet bi gun 1,5 ytl olacak..

ama o gun bugun degıl..az kaldı :)

1 - www.fujitsu-siemens.com.tr
adresinde bulunan datasheet'e baktığımızda bu bilgisayarın iki adet DUAL DDR2 SDRAM desteklediği görülüyor. Bu durumda tek slot var diye seni kandırmışlar. İki adet slot var.
2 - laptop için olan herhangi bir marka dual DDR2 SDRAM takabilirsin. Değiştirmek çocuk oyuncağı, hiç anlamıyorsan bilen bir arkadaşın 5 dakikada yapabilir. Dikkat edeceğin tek husus da garanti. Yani vidaları açarken açıldığının belli olmaması için özen göster, orijinal ramin yanına ekstra bir tane tak ya da her koşulda orijinal rami sakla ki yarın öbür gün servise götürmen gerektiğinde orijinal durumuna geri getirebilmek için eski rami takabilesin.
3 - www.gold.com.tr adresinde görebileceğin üzere 1 GB notebook rami 81 YTL. burada da kazıklamaya çalışmışlar.
4 - Bu ramlerden çift olarak alıp takarsan performansın daha iyi olur. Her ikisinin de aynı marka hatta bütün özelliklerinin aynı olması gerekir. Zaten çiftli satılan versiyonları da var.

yuh 270ytl mi ? bir o kadar daha koyar yeni lap top alırım. çok insafsız bir servismiş adını adresini yazarsan iyi olur en azından 3-5 müşteri kaybeder.

ram değiştirmek için laptop ın altında ortalara yakın bir yerde ram slotlarının bulunduğu yeri kapatan bir kapak görürsün. vidaları genelde siyahtır, onların rengini bozmadan nazikçe vidaları aç ramlari tutan metal düzeneği görürsün. onu açtığında ram hafiften havaya kalkar, tut çek çıkar. yeni rami yerleştir, yatır, metal düzeneği kapat.

en kötü ihtimal bu rami internetten almazsan alacağın yerle iki muhabbet et bedavaya bile değiştirirler çok kısa bir işlem.

sevgili someka,

yakla$ik bir sene once senin de belirttigin gibi 1gb ddr2 533 notebook ram icin 250ytl civari bir fiyat soz konusu idi, gunumuzde ise misal hepsiburada'dan kingston marka omur boyu garantili 1gb ddr2 notebook ram'i kdv dahil 85 ytl'ye satin alabilirsin; yani gittigin bilgisayarci oem olmayan (marka olacak, corsair ya da kingston gibi) bir ram'i her $ey dahil 100 ytl'ye makinene takarsa, bu ticaretten zarar etmemi$ sayilirsin. evet notebook ram ayridir.

slot hususunda,

2'den a$agi ram slot'u olan laptop ben hayatimda gormedim; ama elemanin kasti ise $udur ki senin makinenin icinde 2x256 olmak uzere 512mb ddr400mhz ram var; yani yeni ram takmak icin en az birinin cikmasi gerekiyor. benim sana $ahsi tavsiyem eger cope atmayacaksan (ki atsan yeri) o ram'lerin ikisini de cikar, antistatik bi po$etin icine koyup kaldir, bi garibana hibe edersin zamani gelince. makineye de 1gb ram tak, tek slot yine bo$ kalsin, eline fazladan para gecince (fiyatlar da daha bir du$er hem) 1gb daha takarsin, 2gb ddr2 533 olunca vista ile co$arsin :)

ama 1gb ddr2 533'un yanindaki 256'yi sokmeni israrla tavsiye ediyorum; (gavurun strongly recommend dedigi cinsten) yoksa ram'den kaynaklanan sacmasapan bir ton sorun ya$arsin, overrun bilmem ne, kitlenir makine... bi de bu devirde 400mhz ne zaten hay allaah... o i$lemci neden 533'de cali$iyor, deli mi :) yazik gunah.

pil süren düşecek. bunu da bil.

www.wu-wien.ac.at

akademik açılardan bilemiyorum ama ya oldukça fazla arkadaş edinmeye bak ya da deli gibi kitap film götür yanında, zira çok sıkılacaksın. kadıköyden küçük tüm şehir.

1 olmaması imkansız gibi. çünkü; bologna process + erasmus programları vs. vs. mecburlar ingilizce program açmaya.